Tüm dünya uzun süredir covit 19 salgını ile mücadele etmekte. Covit 19 salgını tüm dünyayı olumsuz yönde etkilemiştir. Biz büyük Türkiye olarak, en az zarar gören ülke olduk Allah’a şükür. Gerekli tedbirleri çok önceden almış olmamız bizi büyük bir tehlikeden korumuştur. Türkiye olarak tüm dünyaya kendimizi kanıtlamış durumdayız. Bize baş kaldıranlara, bize düşman olanlara bile yardım elimizi uzatarak, bir kez daha biz büyük Türkiye’yiz demiş bulunmaktayız. Biz düşmanına bile yardım eden bir ülkeyiz. Allah’a şükür salgın alınan tedbirlerin ardından yavaş yavaş etkisini kaybetmeye başladı. Biraz daha tedbirli davranırsak eminim tamamen ortadan kalkacak gözüküyor.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’de alınan tedbirleri esnetme konusunda düğmeye basmış durumda.
Belirli bir süreden sonra belirli saat aralıkları içerisinde Avm’ler açık olacak. 65 yaş üstü insanlarımız yürüyüş mesafesi içerisinde sokağa çıkabilecek. 20 yaş altı çocuklarımız yine aynısı gibi belirli günlerde sokaklara çıkabilecek. Zorunlu kepenk kapatan berberler, güzellik salonları yine aynı şekilde gerekli tedbirleri alarak vira Bismillah diyerek kepenklerini tekrardan açacak. Bu insanların gözlerindeki mutluluk da ayrı bir sevindirici olay tabi ki de.
Şimdi normalleşme sırası bizim içerimizde ki fırsatçılarda.
Kimi bu salgını fırsat bilerek en çok ihtiyacımız olan maskeyi kara borsaya düşürdü. Kimi kolonyayı karaborsaya düşürdü. Kimi sahte dezenfektan yapıp piyasaya sürerek insanların sağlığını tehlikeye attı.
Hadi bakalım şimdi ne olacak?
Fırsatçılar elinizde mi patladı, yoksa o kadar sahte ürünler. Hadi satın da görelim 10 kuruşluk maskeleri 5 liraya.
Birde şu mübarek ramazan günü gıdalara, meyvelere, sebzelere, zam yapanlar hani biz Müslüman ülkeyiz ya hani biz dürüst insanlarız ya.
Demek ki dürüst değilmişiz. Ağzımız açılınca bütün meyve ve sebzeler kendi mahsulümüz kendimiz yetiştiriyoruz.
Madem bunların hepsi kendi memleketimizde kendi topraklarımızda yetişiyor
Peki neden o zaman her şeyin en pahalısını biz yiyoruz?
Yozgat’ımızdan örnek verelim.
Ramazan ayı sofralarının vazgeçilmezlerinden olan salata olmazsa olmazımız.
Ama her ne hikmetse Pazar alışverişine gittiğimiz zaman fiyatlara bir bakıyorsunuz, domatesin, salatalığın, biberin, marulun yanına yaklaşılacak gibi değil. Sanki herkes el birliği ile anlaşmış durumda fiyatları sabitlemişler belirli bir ücrete… Alsan cebine zarar, almasan olmuyor. İnsansın vücudunun onlara da ihtiyacı var. Bunlar lüks ihtiyaç değil ki mecburi ihtiyaç.
Peki neden bu kadar pahalı?
Yoksa bunların tohumları mı ithal olarak alıyoruz? Ekimini dikimini biz yapmıyor muyuz? O kadar seralarımız var bir o kadar çiftçimiz bunları kendi yetiştirip, kendi satıyor, maliyetini mi kurtarmıyor?
Her şeyi devletten beklemek biraz abes kaçıyor. Birazda biz elimizi taşın altına koyalım. Şu mübarek günde fırsatçılığı bırakalım insanlar zaten zor bir dönemden geçiyor. Şu an çoğu insan zaten bu saydıklarımı alamıyor.
Haydi… Tüm Türkiye yavaş yavaş normale dönüyor iken bizde biraz normalleşelim. Şu aç gözlülüğü bırakalım artık. İnsanlar biraz nefes alsın.
Sağlıklı günler dilerim…

Editör: Haber Merkezi