Biz küçükken büyüklerimiz bize sorular sorardı. İşte ne bileyim bir telde on tane kuş var silah atsan bir tanesini vursan telde kaç tane kuş kalır? Bir kilo demir mi ağır? Bir kilo pamuk mu ağır? Diye böyle sorarlardı. Bir gün öğretmenimiz bize bir soru yöneltmişti. Ders esnasında çocuklar size bir soracağım bilene top alacağım diye. Biz sevinçten havalara uçuyorduk. Hadi öğretmenim sorun da cevaplayalım topumuzu alın oynayalım diye.
‘’E’’ harfi ile başlayan Üç tane meyve ismi nedir?
Söyleyin bakalım bilene topunu hemen alacağım yanında da çikolata alacağım diye.
Elma, Erik…
Diyoruz ama üçüncüsü gelmiyor aklımıza. Ne yaptıysak, ne ettiysek bulamadık öğretmenim biraz kopya verin diyoruz tamam çocuklar aslında çok basit diyor ama biz bulamıyoruz.
Kopya verin dedik ‘hemen hemen herkesin evinde var’ dedi.
Biz ders esnasında ne yaptıysak bulamadık. Teneffüs zili çaldı dışarı çıktık hemen diğer öğretmenlerin yanına koştuk öğretmenin size bir soru sorabilir miyiz? Diye ama ne ettikse o gün cevabı kimseden alamadık.
Ertesi gün oldu halen bulamadık öğretmenimizin yanına giderek öğretmenim biz cevabı bulamadık bize top çikolata almayın ama cevabı söyleyin dedik peki çocuklar dedi ve beklenen cevabı verdi.
‘Elma, erik, üçüncüsü ise EVLAT’ dedi…
O zamanlar pek bir şey ifade etmemişti ama şimdi bizimde evlatlarımız olunca çok iyi anlıyorum, evlatlarımızın her evin birer meyvesi olduğunu.
Evlatlarımız bizim geleceğimizdir.
Evlatlarımız evlerimizin meyveleridir.
Çocuklarımız iki aydır Covid 19 yüzünden dışarı çıkamıyorlardı. Cumhurbaşkanımızın talimatı üzerine haftada bir gün üç dört saat olsun dışarı çıkmanın tadını çıkardılar. Gözlerindeki mutlulukları hemen hemen herkes görmüştür.
Ama bazı çocuklarımız halen çok tedirgindi çok çekingendi.
Özellikle POLİS amcalarını gördükleri zaman halen onlardan korkuyorlar anne veya babalarının arkalarına saklanıyorlardı. Çünkü bu salgın yüzünden onlarda çok etkilendi. Okulları kapandı, iki ay eve hapis edildiler mecburiyetten oldu ama onlar çocuk anlatamazsın ki.
Geçen gün iftardan sonra Yazı işleri müdürümüz Çetin Mermertaş ve Selvi erkek kuaförü sahibi İbrahim Selvi ağabeylerimle beraber bir hava alalım diye cadde turuna çıktık.
Lise caddesinden yürürken iki tane sevimli çocuk ara sokaktan caddeye doğru çıkarken tam o sırada polis aracı gördüler. Polis aracını görür görmez arkalarına bakmadan öyle bir kaçmaya başladılar ki, arkalarından gelen annelerinin arkasına saklandılar. Sanki polis bunları yakalasa dayak atacak.
Halbuki polis amcası da onları gördü, güldü ve aracıyla yoluna devam etti. Çünkü oda onları korkutmak istemiyor. Esneklik yaparak görmemezlikten geliyor. Mantıklısı da bu zaten. O çocukların annesine sorsan belki ne derdi vardı da o saatte o çocukları yanına alıp dışarı çıktı.
Halbuki küçük yaşta hepimize sorarlardı büyüyünce ne olacaksın? Diye..
Her üç kişiden biri Polis olacağım derdi. Bizim çocuklarımızın ‘polis’ten ‘asker’den korkmamaları lazım. Onlarla iç içe olması lazım. Kafalarına bir soru takıldığı zaman gidip ağabeylerine sormaları lazım.
Sayın Emniyet Müdürümüz Murat Esertürk’ten ricamdır.
Önümüzde ki hafta yani 20.05.2020 Çarşamba günü bütün emniyet araçlarının sirenleri çocuklarımız için çalsın.
Valiliğimizin akşamları balkon etkinlikleri kapsamında müzik sistemi olan bir aracı var onu da konvoyunuza dahil edip çocuk şarkıları çalsa bu çocuklara bizden korkmayın deseniz. Mahalle mahalle, sokak sokak, cadde cadde araçlarla çocuklarımıza şeker dağıtsanız. Bizden korkmayın, biz sizin sağlığınız için geleceğiniz için önlemler alıyoruz siz bizim geleceğimizsin deseniz.
Ne kadar mantıklı bir çalışma olurdu diye düşünüyorum…
Sağlıklı günler dilerim…

Editör: Haber Merkezi