Siyasete odaklandık.
Şehrin lokomotifini es geçtik.
İkinci plana attık.
Ama, aklımızdaydı...
Takibimizde...
*
Her yerde siyaset.
İnce dokunuşlar.
Derin izlenimler.
Son dakika atamaları.
Hepsinin ucu sandığa dokunuyor.
Sandıktan çıkan kazanacak.
Sandıkta kalan, yok olacak.
Başka baharı yok.
Zira, son atış.
Son çıkışta diyebilirsiniz.
Görün.
*
14 Mayıs önemli...
Üniversiteye yapılacak atamada...
Siyasetin de üniversitenin de...
Ortak noktaları ‘güç’ mücadelesinin sergilenmesi.
Ankara’dan icazet alanlarla.
Ağabeylerinin yönlendirmeleri ile yola çıkanlar.
İçerdeki ‘cefakar’lar.
Bozok yarışındalar.
*
Yarışan onlar.
Kazanan Yozgat olsun.
Bizimkisi temenni.
*
Bozok seçiminin akademik olması.
Yönlendiricilik açısından kısıtlı olacak.
Gelecek planlaması yapanlar karar verecek.
Dışarıdan etki olacak.
Lakin, tesiri bulunmayacaktır.
En azından beklentimiz bu şekilde.
*
Yola çıkanlar, gelişim adına.
Değişim adına.
İlerleme adına.
Seviye adına.
Bir şeyleri ortaya koymaları gerekecek.
Zira, giyecekleri ateşten gömlek.
Kendileri kadar.
Kendilerini destekleyenleri de etkileyecektir.
Mesele bir rektör seçiminden öte.
Yozgat’ın geleceğinin şekillenmesine vesile olacaktır.
Üniversite ile şehri ayrı düşünmek.
Üniversite ile toplumu ayrı tutmak.
Üniversite ile iş dünyasını ayrı görmek.
Kişisel bir yaklaşımı.
Gruplaşmayı.
Ötekileşmeyi.
Taraflaşmayı.
Yandaşlaşmayı öne çıkarır.
Ki, bundan zarar gören şehir olur.
*
Kimin atacağını değil.
Kimin ne yapacağına bakmak lazım.
Yıllardır, şehirden uzak görüntü çizen.
Protokol vari çalışmalarda görüntü veren.
Bir üniversite beklenmiyor.
İstenmiyor.
Nokta atış getirecek.
Şehrin potansiyellerini öne çıkaracak.
Zenginliklerine değer katacak.
Bir çalışma arzu ediliyor.
Yapının oluşması isteniyor.
Bunu sağlayacak olan aday olmalıdır.
*
Siyasette olduğu gibi.
Üniversitede eli çantalı adaya karşı olanlardan birisiyim.
Bence.
İçerden birilerinin.
Daha doğrusu.
Üniversiteyi tanıyanların öne çıkmasından yanayım.
Herkes aday olabilir.
Atanabilirdi.
Ancak, iç barışta unutulmamalıdır.
Anlatabildim mi?