Terör alçak yüzünü bir kez daha gösterdi.
Tamda kalıcı bir barış ya da çözüm olur mu diye Türkiye konuşurken.
Uzun zamandır ülkemizde bu yönde bir terör saldırısı olmamıştı.
Demek ki terör olayları olmasa bile terör unsurları her zaman bir tehdit ve tehlike oluşturmakta.
Anlaşılan bir kez daha teyakkuz haline döneceğiz…
PKK üyesi olduğu tespit edilen teröristlerin planlı bir şekilde yaptıkları bu eylemin terör konusunda hiçbir zaman gevşememiz gerektiğini bir kez daha anladık.
Bir taksi gasp ediliyor.
Birinci güvenlik kontrolü geçiliyor.
Araçtan iner inmez iş çıkışında olan işçilere rast gele ateş ediliyor.
Sonra silah ve bomba sesleri bir panik oluşturuyor.
Teröristler içeri kadar giriyor.
Saatler sonra etkisiz hala getiriliyor.
Rehin alma olayı oldu mu?
Bilmiyoruz.
Lakin birçok sivil olduğu yerde güvenlik güçlerimiz biraz daha temkinli olduklarını anlıyoruz.
Elbette bir eylemin kendi içerisinde bir takım kahpece mesajları var.
Bana kalırsa birinci mesaj katil apo değil kandildir muhatabınız dediler.
Mesajı alan Türk silahlı kuvvetleri mesajı ileten kamplara bomba yağdırdı.
Kandille olacak diyalog bunda ibaret olacaktır.
Dünden demiştim.
Biz bu filmi daha önce görmüştük diye.
Kalıcı bir çözüm olmayacağı gibi kalıcı bir barışın olmasını imkân yok.
Zira muhatabınız sadece terör örgütleri değil.
Onları destekleyen ve kontrol altında tutan malum dış güçler de olacak.
Misal bu örgütün arkasında A ülkesi varsa…
Barış ya da çözümü onlarla konuşmak lazım.
Peki, konuşabilir misiniz?
Hayır!
Çünkü diyecekler ki “bizimle ne alakası var” diye…
İşte işin özeti de budur.
Türkiye kimlerin çıkarlarına ters hareket ederse bu terör unsurları ile üstümüze geliyorlar.
Bunu artık çocuklar bile biliyor.
Bundan dolayı terör bizim iç siyaset meselemizden öteye gidemiyor.
Meseleye buradan bakmak lazım.
Üretilecek çözümün de anlayışı ancak bu yaklaşım olacaktır.
Terör bizim iç sorunumuz mu yoksa dış sorunumuz?
Buna karar vermek lazım.
***
SPOR SİYASET İLİŞKİSİ
Spora siyaset karıştırmayın diye bir klişe vardır.
Yozgat’ta ise siyaset spora mutlaka karışsın diyen bir kitle var.
Siyasi gücün sportif güce etkisi olduğu düşünülüyor.
Bazı durumlarda bunu kabul edebiliriz.
Siyaset spordan ne kadar beslenmeye çalışıyorsa spor da siyaseten beslenmeye çalışıyor.
Ve fakat yaşam için tek besin yetmez.
Çalışmak lazım.
Planlamak lazım…
İyi sporcuları doğru zamanda almak lazım.
Sporcu yetiştirmek lazım…
Başka kaynaklar üretmek lazım…
Sporun kendi içerisinde bir takım gerçekleri var bu gerçekleri öğrenmek ve bunları uygulamak lazım.
Her fırsatta topu siyasilere atmak gerçekte topu taca atmak değil midir?
Kardeşim topu niye taca atıyorsunuz kaleye atsanıza.
Her yıl özelikle futbolda karbon kâğıdı modeli uyguluyoruz.
Zamanında birileri yazmış çizmiş karbon etsiyle yıllar geçse de aynı yazı kâğıdın diğer nüshalarına geçmiş.
İki direk arasından top geçinde gol diye bağırılıyor.
İşler yolunda gitmezse nerde bu siyasiler diye bağırılıyor.
Kim doğru kim yanlış ben bu işten bir şey anlamadım.