TÜRK FUTBOLU NEREYE GİDİYOR....

Yozgat Hakimiyet Gazetesi yazarı Yaşar ÖZER'in "TÜRK FUTBOLU NEREYE GİDİYOR...." başlıklı son yazısını okumak için sitemizi ziyaret edebilirsiniz.

Abone Ol

Türkiye futbol liglerindeki futbol takımlarımız Bahis ve iddia oyunlarıyla sarsılıyor. Bu şu demektir artık futbol saha dışında da oynanıyor.

Türk futbolu tam ilerlerken bahis olayları sonucu futbolcular ne yapmak istiyor neden futbolun sahada oynandığını unutuyor bu gibi bahis oyunlarına gerek var mı?

Süper lig dahil 1. lig 2. lig ve 3. ligde bir çok futbolcu bahis nedeniyle futbol disiplin kuruluna sevk edildi. Artık ne kadar ceza alırlar buna disiplin kurulu karar verecek. Tüm adı geçen takımlarımıza cezası kesilecek.

Bu kesilen cezalar Türk futboluna zarar verecek. Takımlar eğer ki futbolcuları ceza alırsa nasıl bir transfer politikası uygulayacak.

Federasyon transfer için takımların önünü açacak mı? Ceza alan futbolcuların akıbeti ne olacak? Lisans iptaline kadar gider mi?

Bir zamanlar futbol, sadece sahada oynanırdı. Tribünlerin coşkusu, çocukların sokakta top koşturduğu günler, mahalle aralarında kurulan “üç taş kaleler”... Hepsi bir tutkuydu. Şimdi ise futbol, giderek başka bir oyunun gölgesinde kalıyor. Artık sadece 90 dakika değil, saha dışında da büyük bir oyun dönüyor: bahis ve iddia oyunu.

Son dönemde Türk futbolunu sarsan gelişmeler, hepimizin canını sıkıyor. Süper Lig’den 3. Lig’e kadar uzanan geniş bir zincirde, birçok futbolcu bahis soruşturmalarıyla gündeme geldi. Kimi oyuncular disiplin kuruluna sevk edildi, kimileri hakkında soruşturma başlatıldı. Bu tablo, futbolun sadece “yeşil sahalarda” değil, “karanlık masalarda” da oynandığını gösteriyor.

Bu soruyu sormadan edemiyorum: Profesyonel bir futbolcu neden bahisle anılır?

Milyonluk kontratlara imza atan, taraftarın gözünde idol haline gelen, forması için ter döken bir sporcu neden böyle bir riske girer? Cevap basit değil. Kimisi “kolay para”nın cazibesine kapılıyor, kimisi çevresinin etkisine… Ama ne olursa olsun, futbolun ruhuna zarar veriyor

Bir futbolcu kendi maçına ya da rakip maçına bahis oynadığında, artık sahada adil bir mücadele kalmıyor. Taraftarın güveni, emeğin kutsallığı, futbolun büyüsü - hepsi bir anda yıkılıyor.

Türkiye Futbol Federasyonu şimdi zorlu bir sınavda. Disiplin Kurulu’na sevk edilen futbolcuların akıbeti, federasyonun alacağı kararlara bağlı. Cezalar ne olacak? Uyarı mı, men mi, yoksa lisans iptali mi? Bu sadece bireysel bir ceza meselesi değil - Türk futbolunun geleceğini belirleyecek bir süreç.

Kulüpler de aynı şekilde diken üstünde. Eğer futbolcular ceza alırsa, birçok takımın kadro planı altüst olacak. Transfer dönemi nasıl yönetilecek? Ceza alan futbolcuların yerini kim dolduracak? Küçük bütçeli Anadolu kulüpleri bu darbeyi nasıl atlatacak?

Bu soruların henüz net bir cevabı yok. Ancak belli olan bir şey var: Türk futbolu, güven krizinin tam ortasında.

O tribünlerde sesi kısılana, deplasmana otobüsle gidene, yağmurda, karda takımını yalnız bırakmayana yazık. Çünkü taraftar, futbola güvenmek istiyor. Oyun adil olsun, mücadele sahada bitsin istiyor. Ama şimdi o güven sarsıldı. Her pozisyonda, her penaltıda, her golde

İşte bu “acaba” duygusu, futbolun en büyük düşmanıdır.

Bir sporun inandırıcılığını kaybetmesi, her şeyin sonudur.

KALIN SAĞLICAKLA