Seçim için son kulvara geliyoruz.
Etkili çalışmalar yapanda oldu.
Mış gibi yapanda.
Takdir aziz milletin.
Peki bu millet nasıl karar verecek.
Kimden yana olacak.
Eskiden partilerin aldıkları oylara göre çok rahat bir değerlendirme yapabiliyorduk.
Şimdiler de ise seçmen artık özelikle yerel seçimlerde gönül verdiği partinin dışında  farklı tercihlerde bulunabileceği izlemini veriyor.
Özelikle çarşı da pazarda kamuda yaptığımız görüşmelerde insanların iktidar partisi dışında başka adayların ismini telaffuz etmedeki özgüvenleri bundan önceki hiçbir seçime benzemeyeceğini kanıtlar cinsten.
Bu seçimde yüzdelerin hiçbir önemi yok.
Rakiplerinden bir fazla oy almayı başarırsan kazanacaksın.
Kimse yüzdeye bakmayacak.
Bununla birlikte hala hangi adayın kazanacağı yönde ciddi bir görüş bildirebilen olmadı.
Siyasetin gediklileri bile temkinli konuşuyor.
Bu da adayların nedenli güç adaylar olduğunu gösteriyor.
Bu güç adaylar birtakım handikapları da ortaya çıkartmakta.
Tek başlarına yol yürüme gibi
Güçlü adayların gölgesinde kalan teşkilatlar seçim kazandıracak hamleler için rol çalmayalım düşüncesiyle potansiyellerini yeterince gösteremiyor.
Bu da sahada ayları kısmen yalnızlaştırıyor.
Ne demiş büyüklerimiz “el eli yıkar elde yüzü” 
Eller temiz, yüzler kirli.
Futbol maçı gibi takım saha da eksik…
Hal böyle olunca tüm yük adayların ve adayların etrafındaki küçük gruplara kalmış.
Seçimi kim kazanacak bilmiyorum ama teşkilatların gücünü arkasına almayan aday neden kaybettiğini şimdiden söylemek mümkün..
Kendi teşkilatlarını seçim için motive eden aday diğer adaylara göre ipe göğüsleme de daha yakın olduğunu düşünüyorum.
Kendi teşkilatının sözüne itibar etmeyen, teşkilatını saha da yüceltmeyen, kıymet göstermeyen, saygı duymayan, fikrine bilgisine itibar edilmeyen teşkilatlar adayların peşinde ne kadar verimli olabilir ki!
O yüzden bu yolda hep birlikte yürümeye başaranlar diğerlerine göre daha önce olacaktır.
Bunu yalnız bende demiyorum. Parti liderleri de bunu sıklıkla söylüyor.
Teşkilatların önemini her fırsatta dile getiriyorlar.
Kadın kollarına , gençlik kollarına her fırsatta ne denli kıymetli olduklarını ifade ediyorlar.
Sandık müşahitlerine, bina sorumlularına, diğer tüm gönüllülere ne denli önemli olduklarını söylemekten dillerinde tüy bitti desek yeridir.
Seçimi kim kazanacak bilmiyorum ama kimin kazandıracağı su götürmez bir gerçek.
İlla özlü bir söze ihtiyaç varsa onu da söyleyeyim “ bir elin nesi var iki elin sesi var.”