Sevgili okur, her başlayan biter derdi bir hocamız. Ben de ekliyorum her son yeni bir başlangıçtır.  Ağustos 2023’te başlayan yazma serüvenime belki daha ileri bir tarihte devam etmek üzere ara vereceğimi bildirmek istiyorum. Başlarken de söylemiştim, bana bir hayalimi gerçekleştirme fırsatı verdiği için öncelikle Hakimiyet Gazetesi’ne sonra da siz değerli okura teşekkürü borç bilirim. 
Birkaç konu başlığı altında son sözlerimi söylemek istiyorum veda ederken… Vedalar zordur derler evet ancak vedalar güzeldir. Veda dahi edemeden veda edenlerin çokluğuyla bilinen dünyada vedalar pekâlâ güzeldir. 
Zihnimizdeki dağınıklığın, toplumumuza, şehirlerimizin mimarisine, silüetlerimize yansıdığı, yazmaktan çok okumaya, konuşmaktan çok düşünmeye, şikâyet etmekten çok çözüm üretmeye ihtiyaç duyulan dönemde olduğumuzu düşünüyorum. Gerçi dönem dediğime bakmayın bin sene öncesinde yaşamış Farabi’nin dahi “Bu dönemde” diye başlayan sözlerine ulaşabilirsiniz. Yani mesele dönemde değil aslında insanda. Tıpkı İbn-i Haldun’un “coğrafya kaderdir” sözündeki, meselenin coğrafya olmadığı antitezimdeki gibi. Şartlar ne olursa olsun, devir hangi enstrümanı eline alırsa alsın, duruş önemlidir sevgili okur. Duruş sahibi olabilmek için kadim öğretileri unutmamak gerekir. Hisseli yaşamak gerekir vesselam. Ölçü nedir bilir misiniz? Peygamberimiz bir gün ashabı ile bir mecliste iken, henüz onu daha önce görmemiş birisi hışımla meclise girer, meclisi şöyle bir süzer “Muhammed hanginiz?” der. İşte bu kıssadan çıkarılacak hissedir ölçü. 
Veda ederken yazımın bu bölümünde benden daha genç olan kardeşlerime seslenmek istiyorum. Sizlerin hayallerinizin sınırı yok biliyorum. Ve sizler bu ülkenin, bu şehrin geleceğisiniz. Her fırsatta hayallerinizin önünde engeller bulacaksınız. En büyük engel zihinlerin önündeki engeldir. İşe bu engelleri kaldırmakla başlayın. En önemlisi okuyun sevgili gençler. Çok fazla arkadaşınız olmasına gerek yok. Her kitabın bir arkadaş olduğunu unutmayın. 
Hülasa sevgili okur; konuşacak, yazacak, söyleyecek, sitem edecek çok fazla şey var lakin ziyadesiyle yapılıyor zaten. Farabi der ki: “Uzun konuşanı kısa dinlemek gerek”. Bu sebeple, sözlerime son veriyorum ve son verirken sizleri alemlerin rabbine emanet ediyorum. Belki ilerde başka hayalleri gerçeklerken, başka projelerde tekrar buluşuruz. Son sözüm ise Nazım Hikmet’ten olsun…
Hoşça kalın
Dostlarım benim
Hoşça kalın!
Sizi canımda
Canımın içinde,
Kavgamı kafamda götürüyorum.