Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımla Türkiye’nin 5G’ye geçiş tarihini duyurdu. Bakan Uraloğlu, “Yeni bir çağa adım atıyoruz” ifadelerini kullanarak, 5G teknolojisinin ülke genelinde 1 Nisan 2026 itibarıyla aktif hale geleceğini açıkladı. Türkiye’nin kendi teknolojisiyle geliştireceği bu altyapı sayesinde, mobil haberleşmede yepyeni bir dönem başlayacak.
TÜRKİYE’DE 5G DÖNEMİ BAŞLIYOR
Bakan Uraloğlu’nun açıklamalarına göre 5G, sadece bireysel kullanıcılar için değil, devlet kurumları ve özel sektör için de büyük bir dönüşümün habercisi. Akıllı şehir sistemleri, otonom araçlar, uzaktan sağlık uygulamaları ve akıllı üretim tesisleri, bu yeni teknolojinin sunduğu düşük gecikme süresiyle birlikte çok daha güvenli ve verimli hale gelecek.
Gerçek zamanlı veri iletişiminin önemine dikkat çeken Uraloğlu, “5G teknolojisiyle birlikte uzaktan ameliyatlar, sanal gerçeklik uygulamaları ve otomatik üretim hatları kesintisiz bir şekilde çalışabilecek. Ultra düşük gecikme süreleri, bu alanda adeta devrim yaratacak” dedi.
SANAL AĞLAR KURULABİLECEK
Bakanlık tarafından paylaşılan bilgilere göre, 5G’nin en önemli yeniliklerinden biri “ağ dilimleme teknolojisi” olacak. Bu sayede aynı fiziksel altyapı üzerinde farklı sektörler için özel sanal ağlar oluşturulabilecek. Örneğin, sağlık kurumları güvenli veri aktarımına odaklanırken, sanayi tesisleri yüksek hız ve gecikmesiz kontrol sistemlerinden faydalanabilecek.
Bu teknoloji, savunma sanayinden eğitime kadar her alanda esnek bir yapı sunacak. Özellikle üniversitelerdeki araştırma merkezleri, yapay zeka ve veri analitiği çalışmalarında 5G’nin getirdiği yüksek bant genişliğiyle dünya standartlarında projelere imza atabilecek.
İHALE TARİHİ BELLİ OLDU
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 5G’nin resmen devreye girmesinden önce atılacak ilk adımı da duyurdu. 16 Ekim 2025’te 5G ihalesi gerçekleştirilecek ve ardından Türkiye, 1 Nisan 2026 itibarıyla bu hizmeti vatandaşlarına sunacak.
Bakan, ihalenin yalnızca bir geçiş değil, aynı zamanda “yerli üretimi önceleyen, rekabeti teşvik eden ve teknolojik sıçramayı hedefleyen” bir adım olacağını ifade etti. Bu sayede, Türkiye’nin dijital geleceği dışa bağımlı olmadan, kendi mühendislik gücüyle inşa edilecek.