Türkiye'nin CDS puanı 233'e düştü. Bu rakam, 2018 yılı Mayıs ayından bu yana görülmemişti. Dolayısıyla, son 7,5 yıllık zaman dilimindeki en iyi düzey olarak kayıtlarda yerini aldı. 2025 yılı içerisinde ülkemizin CDS puanının gördüğü zirve Mart ayında 328 puan ile kayda geçmişti.
Siyasi Çalkantılarla Yükseldi, Yılın 2. Yarısında Düştü!
Ülkemizin CDS puanı, son yıllarda uygulanan sıkı para politikası ile düzenli olarak geriliyor. Öncesinde, pandemi döneminde 600 puanın üzerini görmüştü. 2025 yılına da düşerek giren CDS skoru, geçtiğimiz Mart ayında yaşanan siyasi olaylarla 328 puana kadar çıkmış ve son dönemin en yüksek noktasına erişmişti. 2025'in ikinci yarısındaysa düzenli bir geri çekilme yaşandı ve 233 puan seviyesine indi.
Türkiye'nin CDS Risk Primi Geçmişi!
Ülkemizin yakın tarihi geçmişi dikkate alındığında CDS primi hareketleri şu şekilde özetlenebilir:
- 2008-2009: 2008'de patlak veren ABD mortgage krizinin tetiklediği küresel finansal kriz ile birlikte hızlı yükseliş ve 300 puanın üzerine tırmanış.
- 2010-2013: Nispeten sakin dönem.
- 2013: ABD parasal sıkılaşması ile yukarı yönlü hareket.
- 2016 Darbe Girişimi Etkisi: Temmuz 2016'daki olaylar sonrası CDS, 300 baz puanı aşarak yatırımcı güvenini sarstı. Bu dönemde, primler kısa sürede %50'ye varan artış gösterdi.
- 2018 Kur Krizi Zirvesi: Ağustos 2018'de Türk Lirası'ndaki değer kaybı ve enflasyon baskısı, CDS'yi rekor 400 baz puana taşıdı. Bu seviye, Mayıs 2018'deki 230 baz puanlık dip noktasından dramatik bir sıçrama olarak tarihe geçti.
- 2020 Pandemi Şoku: COVID-19 salgını sırasında primler 350 baz puana yaklaştı, ancak Merkez Bankası müdahaleleriyle kısmen toparlandı.
- 2022-2023 Enflasyon Fırtınası: Heterodoks politikalarla enflasyonun %85'e vurduğu dönemde CDS, 600 baz puana dayanarak son 15 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Bu durum ayrıca, döviz rezervlerindeki erime ve jeopolitik risklerin birleşiminden kaynaklandı.
CDS Nedir?
'Kredi temerrüt takası' olarak özetlenebilecek olan CDS ibaresi; İngilizce 'Credit Default Swap' ifadesinin baş harflerinin alınması ile oluşturulmuştur. Kısaca ülkelerin borçlarını ödeyememe riskinin ölçüldüğü bir metriktir. Düşük seviyeler olumlu, yüksek seviyeler olumsuz olarak değerlendirilir.