Zorluklardan Doğan Bir Ustalık: Talip İlbaş'ın Yolculuğu
Cezaevinden Üniversiteye Uzanan Bir Eğitim Yolculuğu
Geleneksel el sanatları kurslarına düzenli olarak devam eden İlbaş, bakır işlemeciliğinden çini sanatına, ahşaptan filografi tekniğine kadar birçok alanda usta öğretici seviyesine ulaştı. Aynı zamanda eğitimine de devam ederek üniversite diplomasını aldı.
İlbaş, yıllar sonra geriye dönüp baktığında, cezaevinin kendisine meslek edindirerek, hayata yeniden bağlayan bir dönüm noktası olduğunun altını çiziyor.
Bu yolculuğun en önemli kazanımı ise sadece kendi mesleğini edinerek devam ettirmesi değil; bunun yanı sıra öğrendiği tüm bu sanatları eşine de öğretebilmiş olması.
Eşine Öğrettiği Meslek, Birlikte Büyüttükleri Bir Aile Atölyesine Dönüştü
Eşinin kendisine “gerçek bir meslek öğrettiğini” söyleyen Rukiye İlbaş, bu birlikte üretme sürecinin hem kendisi için hem de aileleri için büyük bir anlam taşıdığını vurguluyor. Talip İlbaş ise “Eşimle el ele verdik, ikimiz de bu işten büyük mutluluk duyuyoruz” diyerek bugün geldikleri noktayı özetliyor.
Bugün çift, Yozgat’ta evlerinin altında oluşturdukları küçük atölyede birlikte çalışıyor. Kamu kurumlarından gelen hediyelik eşya siparişlerini sıfır atık geri dönüşüm anlayışıyla hazırlayan İlbaş çifti; bakır işlemeciliği, tezhip, doğal taş tasarımı, tesbih, kolye ve özel kutu üretimi gibi birçok alanda ürün çıkarıyor. Hem aile bütçelerine katkı sağlıyor hem de boş zamanlarını üretimle değerlendiriyorlar.
Yozgat’tan Türkiye’ye Açılma Hayali
İlbaş çifti, bugün Yozgat’ta hem kamu kurumlarına hem de çeşitli sivil toplum kuruluşlarına hediyelik ürünler üretiyor. Ancak hedefleri Yozgat’la sınırlı değil. Talip İlbaş ve eşi Rukiye İlbaş, ilerleyen zamanlarda daha büyük bir atölye kurarak üretim kapasitelerini artırmak ve ürettikleri geleneksel el sanatlarını Türkiye pazarına sunmak istiyor.
Bu hedef, sadece mesleki bir büyüme planı değil; aynı zamanda cezaevinde başlayan ve bugün ailece sürdürülen bu yolculuğun yeni bir aşaması.