Yozgat Belediyesi ile Yozgat İl Müftülüğü’nün kadınlara yönelik düzenlediği Çarşamba Söyleşileri devam ediyor.
Yozgat Belediyesi Eğitim ve Kültür Merkezi’ndeki programda Yozgat İl Müftü Yardımcısı Aybala Tuğba Uzuner, "Ramazanı Karşılarken" konulu sohbet gerçekleştirdi.
İl Müftü Yardımcısı Aybala Tuğba Uzuner, Ramazan ayının rahmet mevsimi olduğunun altını çizerek bu yıl  ‘Ramazan  ve  Ahiret  Bilinci’ temasının belirlendiğini aktardı.
‘Ramazan Ayının, Kur'an, oruç, iyilik ve güzellik ayıdır’ diyen Uzuner. Tövbelerin, Ramazan ayında dualar, hayır ve hasenatlar kabul olunduğunu dile getirdi.
Ramazan, kelime olarak yüksek dereceli sıcaklık veya güneşin şiddetli hararetiyle yerin ve taşların ısınması ve kızması anlamlarına geldiğine değinen Uzuner, Bu ayda, tutulan orucun verdiği açlık ve susuzlukla yanma veya oruçla günahların yanıp silinmesinden dolayı yakma anlamı ile ilgili olarak Ramazan adı verildiğini kaydetti.
İl Müftü Yardımcısı Uzuner, sohbetinde şunları kaydetti:
“Ramazan ayı, Kur'an-ı Kerim ayıdır. Kalplere nur, gönüllere şifa, müminlere rahmet ve bütün insanlığa hidayet olan Kur'an-ı Kerim, bu ay içerisinde bulunan Kadir Gece'sinde indirilmeye başlanmıştır.
Ramazan ayı mağfiret ayıdır. Bu ayda Allah bütün mağfiret kapılarını açmıştır. Ramazan ayı rahmettir. Çünkü Ramazanda müminlere hiç kimsenin bilemeyeceği, had ve hududunu tayin edemeyeceği, miktarını yalnız Allah’ın tayin ve takdir edeceği sevap ve mükâfat verilecektir. Bu ay içinde insanı melekleştirecek olan oruç ibadeti yapılacak, tevbe istiğfarlar yapılacak, birçok Müslüman kötülüğü bırakacak, nefis ve şeytanın esaret ve tuzağından kurtulacak, Allah’a kul, Rasül’üne hakiki ümmet olma yoluna girecektir. Bu ayda evlerde ve camilerde mukabeleler okunacak, insanlar Kur’an’ın nurundan, feyiz ve bereketinden istifade edeceklerdir. Kur’an’a ve Sünnet’e sarılmakla hakkı bulacaklar ve hidayete ereceklerdir.
Büyük ecir ve sevaplarla dolu olan ramazan ayına girerken, bu ayı ihya etmek için manen hazırlıklı olmak lazımdır. Kendimizi bu ayın sevap ve mükafatına hazırlıklı ve lâyık bir hale getirmeye çalışmalıyız. Bunun için: Ramazan ayına girerken maddî ve manevî kirlerden temizlenmeli, işlediğimiz günahları terk ederek Cenab-ı Hakk'a tövbe ve istiğfar etmeliyiz. Mesela; beş vakit namazı düzenli olarak kılmıyorsak, bir daha terk etmemek üzere devamlı kılmalıyız.
Başkalarına haksızlık etmişsek, onlardan helâllik dilemeliyiz. Kul hakkıyla Allah'ın huzuruna çıkmak büyük bir tehlikedir. Haksızlık ve kötülük yapanların mutlaka tevbe ederek, helâllik alması gerekir. Yoksa Allah'a yaklaşamaz ve onun rızasına eremezler.
Ramazan ayına girerken; Dinimiz İslâm'ın haram kıldığı kin, hased, dedikodu, yalan, bühtan, iftira, gıybet, nefret gibi kötü huylardan vazgeçmeliyiz. Dünya ve ahiretimiz için faydası olmayan her türlü davranışlardan uzak olmalıyız.
Ramazan ayına girerken, kalbimizi Allah'a tam teslim etmeliyiz. Niyetlerimizi düzeltmeliyiz. Kıyamet Günü'nde, insanlar niyetleri üzerine hasrolunurlar, Allah'ın huzuruna niyetlerine göre çıkarılırlar. Çünkü ameller niyetlere göredir.
RAMAZAN AYI NASIL GEÇİRİLMELİDİR?
Ramazan ayının gündüzlerini oruçla, gecelerini de namaz, zikir, dua, tevbe ve istiğfarla geçirmeliyiz. Gecenin bir kısmında uyumalı, bir kısmında da ibadet etmeliyiz. Ayrıca, Kur'an-ı Kerim'i çok okumalıyız. Okuduklarımızı anlamaya çalışmalıyız. Anladıklarımızı da hayatımızda yaşamaya gayret göstermeliyiz. Allah Rasûlü (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır:
 "Ey insanlar! Selamlaşınız, yemek yediriniz. İnsanlar uykuda iken geceleyin namaz kılınız. Selametle cennete girersiniz."
"Ramazandan sonra tutulan oruçların en faziletlisi, Allah'a izafe edilen Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farz namazlarından sonra en faziletli namaz da gece namazıdır."
Gecenin evvelinde uyuyup, ahirinde ise kalkıp namaz kılan sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuşlardır: "Gece de duanın kabul olacağı bir saat vardır ki; herhangi bir Müslüman ona rastlar da dünya ve ahirete dair Allah'tan hayır dilerse, muhakkak Allah dileğini yerine getirir. Bu hal, her gecede vardır."
Ramazan ayında, kimsesizlere, fakirlere, yoksullara, komşulara, hayır kurumlarına yardımda bulunmak; onlara şefkat ve merhamet göstermek, her zaman olduğu gibi imanımızın gereğidir. Peygamber Efendimiz (s.a.s.), her zaman muhtaçları gözetir, kimseyi eli boş çevirmezdi. Hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: "Fukarayı arayınız, görüp gözetiniz. Siz ancak fakirleriniz sayesinde yardım görür ve rızıklanırsınız." 
                         SALİH AKGÜL 
 

Editör: Hakimiyet Gazetesi