Yozgat Belediyesi ile İl Müftülüğü işbirliğiyle Çarşamba Söyleşileri kapsamında Yozgatlı kadınlar bir araya geldi.
Yozgat İl Müftü Yardımcısı Aybala Tuğba Uzuner’in konuşmacı olarak katıldığı söyleşi Yozgat Belediyesi Eğitim ve Kültür Merkezi’nde  (Tarihi Askerlik Şubesi) gerçekleştirildi.
Müftü Yardımcısı Uzuner katılımcılara ‘Peygamberimiz, iman ve istikamet’ konulu söyleşi yaptı.  İl Müftü Yardımcısı Uzuner, islam’ın gayesi, erdemli birey, faziletli toplum ve huzurlu bir dünya inşa etmek olduğunu belirterek, “Bu gayeye uygun bir hayatın en önemli göstergesi de iman ve istikamettir. Dünyevi ve uhrevi boyutuyla hayatı anlamlandırma hususunda en büyük imkân olan iman, her türlü batıl düşünce ve anlayıştan kalbi arındırarak samimiyetle âlemlerin Rabbine bağlanmaktır. Gözetilmesi ve korunması istenen maddi ve manevi tüm değerlere emanet bilinciyle sahip çıkmak adına Allah ile yapılmış bir ahittir. Bu bağlamda bilgi, tefekkür ve tecrübelerle tahkiki boyuta taşınmış bir iman, insana yaratılış gayesini ve sorumluluklarını hatırlatan, kimlik kazandıran ve onu özgürleştiren büyük bir nimettir” dedi. 
Imtihan dünyasında istikamet sahibi olmanın zorluğuna değinen İl Müftü Yardımcısı Uzuner,  “Nefis ve şeytan, heva ve hevesler, arzu ve istekler, menfaat ve ihtiraslar, bağımlılık ve tutkular, güç ve dünya tutkusu, sürekli iman ve istikametimize zarar veren, bizleri hidayetten dalalete sürükleyen unsurlardır. Bu sebeple imtihanı, ancak Rabbimizin lütuf ve inayetiyle, sadık iman, samimi niyet, sahih bilgi ve salih amellerle kazanabileceğimizi bilmeliyiz. Bunun için daima her türlü niyet, kalp ve düşüncelerimizde, her türlü dil, üslup, söz ve söylemlerimizde, her türlü iş, eylem, tutum ve davranışlarımızda doğruluk ve istikamet sahibi olup olmadığımızın muhasebesini yapmalıyız” ifadelerini kullandı.
İnsanın fiilleri çeşitli olduğu gibi istikametin de çeşitleri olduğunu aktaran İl Müftü Yardımcısı Uzuner, şunları kaydetti:
“Dilde istikamet: Doğru konuşmak, hikmetli söz söylemek. Peygamber Efendimiz (sav): “Kulun kalbi müstakim olmadıkça imanı müstakim olamaz, dili dosdoğru olmayınca da kalbi müstakim (istikamet üzere)olamaz.” buyurmuşlardır.
Kalpte istikamet: Himmet ve niyette doğruluk.
Nefiste ve bedende istikamet: Güzel hizmet ve kulluk yapmak. Peygamber Efendimiz (sav) “Tam olarak başaramaz iseniz bile yine de istikamet üzere olunuz ve biliniz ki, dini hükümlerin (amellerin) en hayırlısı namazdır (zahiri ve batıni temizliği koruyarak) abdestli olmaya ancak mü’min riayet eder.”
Hadiste geçen istikamet üzere olma emrini alimler: “Sizin için farz ve sünnet kılınan yoldan sapıtmayın, buna gücünüz yeter” veya “Allah’ın hukukunu ifa etmek, hududuna (yasaklarına) uymak, kazasına razı olmak suretiyle doğru yoldan ayrılmayın” şeklinde açıklamışlardır.
Hadisin devamı, bu istikametin korunması halinde Allah’ın vereceği sevabın kullar tarafından hesap edilemeyeceğini belirtir. Nitekim ayet-i  kerimede “…Allah’ın nimetini sayacak olsanız bitiremezsiniz…” (İbrahim Suresi,34) buyrulmuştur.
Ruhta İstikamet: Derin ve mükemmel bir saygı hissi (Takva).
Sırda İstikamet: Nimetle değil, nimeti verenle meşgul olmak.
İstikametin ne derece önemli olduğunu bize iyi anlatan, Efendimiz’in (sav) “amellerinizin en hayırlısı” buyurduğu namazlarımızın her rekatında mutlaka okuduğumuz Fatiha-ı Şerife’nin 6. ayet-i kerimesidir. Bu ayet-i kerimede Cenab-ı Hakk bize “Bizi Sırat-ı Müstakim’e (İslâm’a) ilet (İslâm ile yaşat).” diyerek kendisinden istikameti istememizi öğretiyor ve emrediyor.”
                                          SEVİLAY KAYAASLAN
 

Editör: Hakimiyet Gazetesi