Merhaba değerli okuyucular, denizlerin mavi derinliklerinden garip kalemimizin kelimeler ile yer bulup cesaret aldığı düşünce dünyamızdan gönül coğrafyamıza edep havuzundan edebiyat gölüne düştüğü yer; köşemize hoş geldiniz…
Artık zamanı gelmeli zamanında zamana bıraktığımız her şey için. Tüm dertler ve sıkıntılar gitmeli, güzel güneşli günler gelmeli. Zamanında eski zamanları hayal ederdim şimdi ise hayal kurduğum zamanları yarın ise bu günleri. Ve hayat, kısır döngü böyle gelip böyle geçecek kim bilir. Belki bir edebi romanda bulacaksın kendini ve beni. Belki bir çocuğun masum gülüşünde ve belki yaşlı ihtiyar bir amcanın gözlerinde bulacaksın beni. Ama beni aradığın yerde bulamayacaksın. Gözlerin uzun uzun dalacak bakacak sokak lambasının altıdaki kaldırıma beni arayacaksın ama beni bıraktığın yerde bıraktığın gibi bulamayacaksın.
Dakikalar saatler günler haftalar derken aylar geçecek birde bakmışsın yıllar su misali akarsu gibi sessiz ve derin geçmiş olacak. Arayacaksın ama bulamayacaksın. Kaybettiğin ve kaçırdığın yılları. Gece ansızın uyanacaksın gözlerin uzun uzun saate bakar iken sabah olacak. Ve hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak…
Artık sabahları kahvaltı yapmıyorum ve daha doğrusu yapamıyorum. Midem kaldırmıyor hiçbir şeyi. Ne yediklerimden tat alabiliyorum ne de içtiğim suda lezzet. Bir sobanın verdiği sıcaklığı vermiyor hiçbir şey… İçtiğim iki şekerli demli çayın tadını bulamıyorum artık. Kendimi bıraktığım yerde kendimi arıyorum. Gazeteye ilan vereceğim ama deli derler diye cesaretim yok.  Her şeyle mücadele edecek kalbim varda bu halim ile mücadele edecek takati bulamıyorum bedenimde. Belki yorgun belki argın olabilirim. Eskisi gibi rahatta uyuyamıyorum kafamı yastığa koyduğumda bir sen geliyorsun aklıma birde… Hayat enerjim bitmiş kendimi jarz edecek mekânlar bakıyorum. Ağırıma giden ağır sözleri kaldıramıyorum. Ve zamanı gelmeli, artık kötü sözlerin raflara kaldırma zamanı. Son kullanma tarihleri dolmalı insanları yaralayan kelamların. Üstüne toprak atılmalı ama sulanmamalı. Çiçekler ekilmeli gül bahçeleri olmalı ince düşünen insanların. Psikologlar ya olmamalı yâda hastalarına gül dikmelerini öğretmeli. Silahlardan daha ağır sözler kaldırılmalı dünya üzerinden. 
Az çok olmamalı ya sevmeli ya sevmemeli insan. Ve bir çok soru varken aklımda aklımın penceresini açık unutmuşum. Ve atık zamanı gelmeli güle gül değerini veren insanlar çoğalmalı, bu insanları yetiştiren şairane kimselere ulaşılmalı. Fark etmeli fark ettirilmeli güle değer veren insanlar Çin’de de olsa bulup getirilmeli. Bu makale bu hikaye bu duygular burada bitmemeli. İnsanlar sevilmeli sevmeli sevene değer vermeli. Sevginin en güçlü bağ olduğunu bilmeli. Sevgiyi kalplerde hissetmeli. Ve artık zamanı gelmeli göğe açmalı elini ve duaya sarılmanın zamanı. Ve tevekkül ile beklemeli. Hesap makineleri mutluluk bölsün sevgi çıkartsın aşkı katlasın sevdayı toplasın. Ve saatler mutluluğu sevinci göstersin. Klavyelerden gönül kırıcı sözcükler kaldırılsın. Artık tarlalara mutluluk tohumları ekilsin. Ve şükür yağmurları yağsın. Ardından tüm dünyayı tüm art niyetli zihinleri bozuk kalpleri kötü kimselerin üzerine lapa lapa karlar yağmalı. Yere düşen yağmur damlası gibi düşsün yüreklerdeki kir, kaplasın kalpleri ilahi bir zikir, ve düşüncelere girsin tertemiz fikir. Ve artık zamanı gelmeli…
Bizden bu hafta bu kadar değerli dostlar. Yazımızda kusurumuz oldu ise af ola. Güzel günler sizin ve sevdiklerinizin olması dileği ile. Diğer yazımızda görüşmek üzere sırrın sahibine emanet olun Esen kalın hoşça kalın sağlıklı kalın.