Yozgat Valiliği Konferans salonunda düzenlenen programa  Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan, İl Jandarma komutanı Nejdet Özcan, İl Emniyet Müdürü Recep Tecimer, Yozgat İl Milli Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak, daire müdürleri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı
Program Saygı Duruşu ve İstiklal marşının başladı. 
Günün anlam ve önemini anlatan Serpil Akdağ Anadolu Lisesi Edebiyat Öğretmeni Özkan Coşkun açılış konuşmasında ; “Sayın Vali' m, Sayın Belediye Başkanı' m, Sayın protokol üyeleri, değerli misafirler! Milletlerin hayatında öyle dönemler vardır ki o devirlerde yaşamış bazı şahsiyetleri tanımadan, hayatlarını ve fikirlerini incelemeden, ideallerini ve mücadelelerini öğrenmeden o dönemleri anlamaya imkân yoktur. Merhum şairimiz Mehmet Akif de işte bu şahsiyetlerden biridir. Türk tarihinin en fırtınalı, en uğultulu; karanlıkla aydınlığın, hezimetle zaferin, ihanetle sadakatin iç içe olduğu zaman diliminde yaşamıştır. Milletimizin geçtiği hayat ve memat imtihanında her unsur rengini, mahiyetini göstermiş, herkes aslı ne ise ona rücu etmiş ve gerçek yapısı ne ise öyle ortaya çıkmıştır. İşte böyle fırtınalı ve cehennemi felaketlerin yaşandığı o dönemin zor şartlarında, Mehmet Akif'in kişiliği bir ulu abide, sarsılmayan bir dağ haşmetiyle tezahür etmiştir.
20 Aralık 1873 tarihinde, İstanbul'un Fatih ilçesinin Sarıgüzel semtinde doğan Mehmet Akif'in babası Mehmet Tahir Efendi, annesi Emine Şerife Hanım'dır. Çok sevdiği babasını küçük yaşta kaybetmiş, arkasından da evleri yanmıştı. Fakat hiçbir felaketten yılmayan şair, bir yandan okuduğu okulları birincilikle bitirirken diğer yandan, birçok spor dalında başarı elde etmiş, hatimle namaz kıldıracak kadar kuvvetli bir hafız olabilmiştir. Mesleği olan baytarlık dolayısıyla, adım adım dolaştığı Osmanlı beldelerinde saf, masum, yoksul bir halk ile iç içe olup onların dertleriyle dertlenmesi Akifi gerçek bir milli şair yapmıştır. İstiklal Harbi'nin vefalı Ankara'sının yazın tozlu, kışın buzlu fakir sokaklarında, mücahit bir İslam aşığı olarak yaşayan Akife İstiklal Marşı gibi yüce bir eseri yazdıran, kutsal bir dava adamında olması gereken manevi asalettir. 
Memleketin en zor günlerinde milletin yanında olmuş, verdiği vaazlarda halkın umudunu hep canlı tutmaya çalışmıştır Mehmet Akif. En buhranlı günlerde bile memleketin aydınlık geleceğinden emin olmuş, ülkesinin insanına hep güvenmiştir. Türk gençliğine olan inancını da daima dile getiren Akif, gençliğe "Asım'ın Nesli" diyerek seslenmiştir. Gençliğin vatan, millet ve bayrak aşkını sahabe Asım Bin Sabit'in Allah, peygamber sevgisiyle benzeştirerek satırlarına dökmüştür. Kendisi de İslam'ın en ateşli neferlerinden olan Mehmet Akif, Kur'an-ı Kerim'i defalarca hatmetmiş, hafızlık mertebesine ulaşmış, İslam'a ömrünün sonuna dek hizmet etmiştir. Ömrünün son günlerinde, "Şükürler olsun, ben de Peygamber Efendimiz gibi 63 yaşında ölüyorum!" diyerek peygamber aşkını da tam deruni bir sesle ifade etmiştir.
Onun 63 yıllık ömrü; bir vefalı dost, bir merhamet timsali oluşu; aile bağlarına, komşuluk ilişkilerine verdiği büyük önem; zulüm karşısındaki vakur duruşu; vatanına, milletine ve bayrağına olan bağlılığı; dine, diyanete verdiği büyük değer bizlerin önünde birer ibret vesikası olarak durmaktadır”. Dedi. Konuşmalar sonrasında okunan şiirler ve Mehmet Akif Ersoy konulu tiyatroyla program sona erdi. Haber  Merkezi.
 

Editör: Hakimiyet Gazetesi