Sosyal medya platformlarında sergilenen "idealize edilmiş" hayatlar, kullanıcılar arasında kıyaslamayı tetikleyerek özgüven eksikliğine ve yetersizlik hissine yol açabiliyor. Başkalarının başarıları, mutlulukları ve kusursuz görünen yaşamları, kişilerin kendi hayatlarını değersiz hissetmelerine neden olabiliyor.
Fiziksel Sağlık Sorunları ve Uyku Bozuklukları
Uzun süre ekran başında geçirilen zaman, göz yorgunluğu, sırt ve bel ağrıları gibi fiziksel rahatsızlıklara yol açiyor. Hareketsiz yaşam tarzını teşvik eden sosyal medya kullanımı, obezite, kalp hastalıkları ve diyabet gibi ciddi sağlık sorunlarının riskini de artırabiliyor. Ayrıca, gece geç saatlere kadar sosyal medyada vakit geçirmek, melatonin hormonunun azalmasına neden olarak uyku düzenini bozuyor ve uyku kalitesini düşürüyor.
Sosyal İlişkiler Zedeleniyor Mu?
Sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla birlikte yüz yüze iletişim azalırken, bu durum sosyal ilişkilerde sorunlara neden olabiliyor. Sanal dünyada kurulan ilişkiler, gerçek hayattaki samimiyet ve derinlikten uzak kalarak bireyleri yalnızlaştırabiliyor. Sürekli olarak bildirimleri kontrol etme ve yeni içeriklere ulaşma isteği, sosyal medya bağımlılığına yol açıyor. Beyne dopamin salgılanmasını sağlayan bu platformlar, kişileri daha fazla kullanmaya teşvik ederek bir kısır döngü yaratıyor.
Siber Zorbalık Ne Durumda?
Sosyal medya platformları, siber zorbalık ve taciz gibi olumsuz davranışlara da zemin hazırlayabiliyor. Özellikle çocuklar ve gençler, kimlikleri veya paylaşımları üzerinden yapılan saldırılarla karşı karşıya kalabiliyor. Yanlış ve yanıltıcı bilgilerin hızla yayılması, toplumsal kutuplaşmayı artırabiliyor ve bireylerin gerçeklik algısını bozabiliyor.
"Haberin Var Mı?"
Yozgat Valiliği, teknoloji bağımlılığının yol açtığı sorunlara dikkat çekmek amacıyla bir duyuru yayınladı. Valilik, "Teknoloji Bağımlılığının Neden Olduğu Sorunlardan Haberdar mısınız?" başlıklı bilgilendirmeyle vatandaşları uyardı.
Uyarı metninde, teknolojinin aşırı kullanımının getirdiği olumsuzluklar sıralandı. Bunlar arasında sosyal yaşamdan uzaklaşma, iletişim kurma zorlukları, fiziksel aktivitelerin azalması ve akademik başarıda düşüş gibi önemli başlıklar yer aldı.
Valilik, bu uyarıyla, özellikle gençlerin sanal dünyada kaybolmasının önüne geçmeyi ve onları gerçek hayata yönlendirmeyi amaçladığını belirtti.
"Büyük Bir Zaman Kaybı"
Yasemin Altuntaş ise sosyal medyadaki zamanının daha yoğun olduğunu, günde ortalama 6 saat geçirdiğini ve bunu büyük bir zaman kaybı olarak nitelendiriyor. Bu nedenle genel olarak durumu olumlu değerlendirmeyen Altuntaş, temel amacının arkadaşlarıyla iletişim kurmak ve eğlenmek olduğunu, bu doğrultuda komik videolar paylaşarak bağlarını kuvvetlendirdiklerini vurguladı. Sosyal medyanın hem olumlu hem de olumsuz etkileri olduğunu belirten Altuntaş, olumlu yönünün daha aktif hale getirmesi olduğunu ancak olumsuz etkilerinin daha fazla olduğunu vurguluyor. Özellikle sosyal medyanın kendisini daha içe dönük hale getirmesini ve bu durumun kendisini dışarıya yöneltmesini bir olumsuzluk olarak gördüğünü dile getirdi.
Dilara Cintemir, sosyal medyada günde ortalama 4 saat geçirdiğini belirtiyor. Bu sürenin bazen sıkıldıkça arttığını ifade eden Cintemir, platformları iletişim ve eğlence amacıyla kullandığını, bunun yanı sıra gündemi takip ettiğini de ekliyor. Sosyal medyanın en olumlu yanının herkese kolayca ulaşabilmek olduğunu vurgularken, olumsuz yönünün ise gereksiz vakit kaybı olarak belirtti.
Emel Bölükler ise sosyal medyayı boş zamanlarını değerlendirmek için kullandığını ancak bu sürenin bazen çok fazla olabildiğini ve bu durumun göz sağlığını etkilediğini ifade etti.
