Neresinden baksan elinde kalıyor.
Akıllara durgunluk veriyor.
Ölen çocuklara, dağılan ailelere içimiz kan ağlıyor.
Su yok, elektrik yok, ekmek yok…
Her an ölüm korkusu…
Üstelik tüm kapılar kapalı.
Tüm dünya olanları sadece seyrediyor.
Yüzyıllık bir mesele…
Hiçbir çözüm Filistin halkından yana değil.
Anlamakta zorluk çekiyorum.
Hamas’ın amacı ne!
İsrail’i mi işgal etmek?
İsrail’i mi ortadan kaldırmak?
Bunu nasıl yapacaksın!
Demir kubbeden kaç füze kaçırabileceksin.
Kaç askerle sızma yapacaksın.
Paramotorlarla kaç adam sokacaksın…
Anadolu da bir tabir vardır;
Atığın taş ürküttüğün kuşa değmez…
İsrail’in zaten amacı belli…
Filistin’i tamamen ortandan kaldırmak.
Durduk yere de bu işi yapabilirdi.
Ama şimdi elinde ciddi bir koz ele geçirdi.
Hatta Hamas’ın ilk saldırılarına bile müsaade etti.
Filistinli bir ailenin alt komşuna gittiğinde haberi olan,
İki Filistinlinin  fısıltı ile konuştuğunda ne konuştuğunu kelime kelime bilen İsrail için bu sızma, füze saldırıları gibi büyük organizasyon isteyen eylemden haberi olmadığını bana kimse izah edemez.
İsrail’in hala ne olduğunu anlayamadınız mı?
Önüne gelen herkesi öldürebilecek, kendinden başkası düşman gören bir ülke…
Amerika karşına çıksa geri adım atacak değil. Onları bile vurur.
Mavi Marmara olayını unuttunuz galiba.
Silahsız bir gurup insanın, Filistin’e uygulanan ambargoyu delmek için yola çıktığında yaşananları ne de çabuk unuttunuz.
Sonunda ne olduğu…
Dünya ayağa mı kalktı.
Hayır…
Furkan’ın ismi bir yurdu verildi. 
40 gün sonra her şey unutuldu.
Filistin gün be gün ölmeye devam etti.
Bugün de top yekun öldürülecekler.
Yaser Arafat bunu biliyordu.
Bunun olmaması için dünyayı tavaf etti. 
Filistin’in demir kubbesiydi.
Peki şimdi ne oldu.
Sonu belli bir senaryo…
Ana suçlu kim ?
Elbette İsrail…
Peki ona çanak tutan kimler…