Türkiye’nin demografik yapısı uzun süredir sessiz bir biçimde değişiyor. Son yıllarda artan tartışmalar, aslında yaklaşık 20 yıldır devam eden bir nüfus krizinin varlığını yeniden gündeme taşıdı. Milli Savunma Üniversitesi Deniz Harp Okulu Dekanı Prof. Dr. Cemalettin Şahin, Türkiye’nin gittikçe yaşlanan bir ülkeye dönüştüğünü belirterek bu sürecin yeni olmadığını, Cumhuriyet’in erken dönemlerinden bugüne uzanan bir geçmişi bulunduğunu dile getiriyor. Şahin’e göre bugün ortaya çıkan tablo yalnızca ekonomik gerekçelerle açıklanamayacak kadar derin ve kültürel boyutu olan bir mesele ve bu nedenle çözüm için kapsamlı ve uzun vadeli bir yaklaşım gerek olduğunu dile getiriyor.

Türkiye Yaşlanan Nüfus Sorunuyla Karşı Karşıya (2)

Tarihsel Politika Değişimleri Nüfusu Şekillendirdi

Prof. Dr. Şahin, Cumhuriyet’in ilanından sonra devletin nüfusu artırmaya yönelik bilinçli politikalar yürüttüğünü hatırlatıyor. Atatürk’ün 100 milyon nüfus hedefinin dönemin hatıratlarında yer aldığını anımsatan Şahin, 1930’da çıkarılan Hıfzıssıhha Kanunu ile çok çocuklu ailelere verilen destekleri örnek gösteriyor. Ancak 1950’lerin sonlarına doğru tablo değişti. Basın öncülüğünde başlatılan kampanyalar ve dış kuruluşların etkisiyle nüfusu azaltmaya yönelik çalışmalar yaygınlaştı. 1963’te hazırlanan rapor ve ardından gelen Nüfus Planlaması Kanunu, bu politikanın resmileştiği yıllar olarak öne çıkıyor.

Doğalgaz Faturasını Düşürme Yöntemleri: Yüzde 30 Tasarruf!
Doğalgaz Faturasını Düşürme Yöntemleri: Yüzde 30 Tasarruf!
İçeriği Görüntüle

Konut ve Eğitim Politikaları Yeniden Düzenlenmeli

Bugün gelinen noktada, Şahin’e göre nüfus planlamasında yeni bir yaklaşım şart. Özellikle konut mimarisinin aile yaşamına uygun hale getirilmesi gerektiğini savunuyor. 1+1 ve 2+1 dairelerin çocuklu aileler için elverişli olmadığını söyleyen Şahin, bu yapıların adeta hapishane niteliği taşıdığını ifade ediyor. Eğitim sürelerinin de yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Şahin, daha esnek ve aile yaşamını destekleyen bir modele ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

Ekonomik Kaygılar Tek Başına Açıklama Değil

Nüfus artışının ekonomik sorunlarla ilişkilendirildiğini ancak bunun gerçeği tam olarak yansıtmadığını dile getiren Şahin, zengin ülkelerin de benzer şekilde nüfus kaybı yaşadığına dikkat çekiyor. Türkiye’nin tarımdan sanayiye birçok alanda insan gücünü kaybettiğini söyleyen Şahin, geleceğe dair kaygıların arttığını ve topyekun bir seferberliğin kaçınılmaz hale geldiğine dikkat çekti.

Kaynak: AA