Yozgat’ta kış gelmesiyle kavurga hazırlıkları başlardı. Eskiden harman zamanı geldiğinde, kadınlar bulgur kaynatır ve kurutup kavurga yapardı. Bu, hem ihtiyaçtan doğan hem de zamanla atıştırmalığa dönüşen bir gelenekti.
Bulgurun kurutulup tandır ateşinde kavrulmasıyla yapılan kavurga kimi zaman ayıklanmış buğdaydan da hazırlanıyordu. İsteyen kişiler kavurganın içine çetene (kenevir tohumu), mısır ya da nohut da katardı.

Geleneksel Tatlar Unutuluyor
Artık bu uğraşlara pek kimse vakit ayırmıyor. Marketlerde her şeyin paketlenmiş hâlde bulunması, ev yapımı ürünlerin değerini bitirmiş durumda .
Eskilerin hala tadını unutamadığı kavurga artık unutulmaya yüz tutmuş duruma geldi. Artık kavurga yapan kişilerin sayısı çok az diyebilecek kadar düştü. Kavurga bilen kişiler ise yaşlı kesim olarak biliniyor. Hazır gıdaların ve paketli yiyeceklerin armasıyla geleneksel lezzetlerin yenini almış durumda.

Kavurga Sadece Kuruyemiş Değil Bir Kültürdü
Atıştırmalık olarak bir zamanlar her evde bulunan kavurga bir kültürdü. Harman sonrası dinlenen insanların, uzun kış gecelerinde komşularla paylaştığı bir gelenekti. Tandır ateşinde kavrulan kavurga, kokusu ve lezzetiyle sofralarda sıcak bir aile ortamı oluştururdu. Kavurga insanları bir araya getirir ve sohbeti güzelleştirdi.
Kavurga, geçmişle günümüz arasında bağı kopmayan bir köprüydü; insanların aynı sofrada buluşmasına, aynı lezzetleri ve güzellikleri paylaşmasına vesile olurdu.
Günümüzde bu tür değerler sadece “nostalji” olarak zihinlerde yer alıyor. Oysa kavurga bir toplumun kimliğini niteliğindeydi.




