Zorluklardan Doğan Bir Ustalık: Talip İlbaş'ın Yolculuğu
Yozgat’ta yaşayan Talip İlbaş’ın hikâyesi, umudun hiç beklenmedik anlarda bile yeniden filizlenebileceğinin güçlü bir örneği. 2004 yılında ailece yaşanan bir kavganın ardından cezaevine giren Talip İlbaş, cezaevine ortaokul mezunu olarak girdi ancak orada aldığı eğitimler, meslek kursları ve gösterdiği çaba sayesinde sadece üniversite diploması değil, aynı zamanda yeni bir meslek edinerek çıktı. Geleneksel el sanatları alanında kendini geliştirerek ustalık alan İlbaş, bu mesleği cezaevinden çıktıktan sonra hayatının merkezine yerleştirdi. Ancak hikâyeyi asıl özel kılan nokta, öğrendiği mesleğini eşine de öğretmesi ve bugün Yozgat’ta el ele vererek üretim yapan bir aile atölyesi kurmuş olmaları.
Cezaevinden Üniversiteye Uzanan Bir Eğitim Yolculuğu
Talip İlbaş için cezaevi, karanlığın değil yeniden doğuşun simgesi oldu. Cezaevine girdiğinde hem ailesiyle hem de kendi geleceğiyle ilgili kaygılar taşıdığını anlatan İlbaş, umudunu kaybetme noktasına geldiğinde devletimizin teşviklerini öğrendi. Bu teşvikler doğrultusunda Ceza İnfaz Kurumu’nda katıldığı eğitimler, onun hayatında gerçek bir dönem noktası oldu.
Geleneksel el sanatları kurslarına düzenli olarak devam eden İlbaş, bakır işlemeciliğinden çini sanatına, ahşaptan filografi tekniğine kadar birçok alanda usta öğretici seviyesine ulaştı. Aynı zamanda eğitimine de devam ederek üniversite diplomasını aldı.
İlbaş, yıllar sonra geriye dönüp baktığında, cezaevinin kendisine meslek edindirerek, hayata yeniden bağlayan bir dönüm noktası olduğunun altını çiziyor.
Bu yolculuğun en önemli kazanımı ise sadece kendi mesleğini edinerek devam ettirmesi değil; bunun yanı sıra öğrendiği tüm bu sanatları eşine de öğretebilmiş olması.
Eşine Öğrettiği Meslek, Birlikte Büyüttükleri Bir Aile Atölyesine Dönüştü
Talip İlbaş’ın eşi Rukiye İlbaş, el sanatlarına başlangıçta büyük bir ilgi duymasa da 2019 yılında katıldığı bir sergide Talip İlbaş ile tanıştıktan sonra süreç zamanla değişti. Kendisinin de daha önce bazı kurslara katıldığını fakat bu alanlarda ustalaşmadığını belirten Rukiye İlbaş eşinin verdiği birebir eğitimlerle zaman içinde bu sanatlara hâkim olduğunu belirtiyor.
Eşinin kendisine “gerçek bir meslek öğrettiğini” söyleyen Rukiye İlbaş, bu birlikte üretme sürecinin hem kendisi için hem de aileleri için büyük bir anlam taşıdığını vurguluyor. Talip İlbaş ise “Eşimle el ele verdik, ikimiz de bu işten büyük mutluluk duyuyoruz” diyerek bugün geldikleri noktayı özetliyor.
Bugün çift, Yozgat’ta evlerinin altında oluşturdukları küçük atölyede birlikte çalışıyor. Kamu kurumlarından gelen hediyelik eşya siparişlerini sıfır atık geri dönüşüm anlayışıyla hazırlayan İlbaş çifti; bakır işlemeciliği, tezhip, doğal taş tasarımı, tesbih, kolye ve özel kutu üretimi gibi birçok alanda ürün çıkarıyor. Hem aile bütçelerine katkı sağlıyor hem de boş zamanlarını üretimle değerlendiriyorlar.
Yozgat’tan Türkiye’ye Açılma Hayali
İlbaş çifti, bugün Yozgat’ta hem kamu kurumlarına hem de çeşitli sivil toplum kuruluşlarına hediyelik ürünler üretiyor. Ancak hedefleri Yozgat’la sınırlı değil. Talip İlbaş ve eşi Rukiye İlbaş, ilerleyen zamanlarda daha büyük bir atölye kurarak üretim kapasitelerini artırmak ve ürettikleri geleneksel el sanatlarını Türkiye pazarına sunmak istiyor.
Bu hedef, sadece mesleki bir büyüme planı değil; aynı zamanda cezaevinde başlayan ve bugün ailece sürdürülen bu yolculuğun yeni bir aşaması.





