Ne kaldı ki şurada…
Sayılı gündür.
Gelip, geçer.
Ama, yaralayıp geçiyor.
*
14 Mayıs yeni bir başlangıç.
*
Yerel demişken.
Yaralayan kısmı bizi ilgilendiriyor.
Hakikaten kim kazanacak?
İnce hesaplar yapılıyor.
İttifaklar üzerinde planlar kuruluyor.
O kazanmasın, biz kazanalım.
Onlar olmaz, biz…
Falan.
*
Yarıştır.
Rekabettir.
Her şey olur.
Ancak.
Toplumsal ayrışma.
Toplumsal gruplaşma.
Toplumsal kutuplaşma.
Toplumsal ötekileştirme.
İşin şeklini değiştirir…
*
Her şeyi mübah görmek.
Doğru bir yaklaşım değildir.
*
Kararı millet verecek.
4-0…
3-1…
2-1-1…
2-2

*
Siyasi partilerin.
Adayların kendince beklentileri farklı.
Gönüllerinden geçenleri istiyorlar.
Mantıksal.
Rakamsal.
Bakıldığında gönüllerin kırılacağı da ortadadır.
Hazırlıklı olmak lazım.
*
Asıl mevzu.
Kraldan çok kralcı geçinenlerin.
Verdikleri zararlar.
14 Mayıs’a giderden asıl sıkıntı budur.
*
Bayram ötesine geldik.
Siyasilerin yoğun gayreti.
Vatandaşı ‘memnun’ etmediği görülüyor.
Adaylar anlatıyor.
Vatandaş sadece dinliyor.
Kafa da sallamıyor.
Renkte vermiyor.
*
Kritik sürece girildi.
Ramazan.
Bayram derken.
Sonuna erişildi.
Artık ‘ikna’ edilecek süreçteyiz.
Halkın, neyi, kimi istediği kestirilemiyor.
Fakat.
Birilerinin ağır yara alıp.
Hayal kırıklığına uğrayacağı muhakkak.
Dün, vatandaşı çantada keklik görüp.
Kapıyı gösterenler.
Bugün sarılmakla kalmıyor.
Sırtında taşımanın mücadele veriyor.
İyi mi?
*
Bayram ötesi.
Köprünün altından çok sular götürecek. 
Anlatabildim mi?