Biz Yozgatlılar gerçekten tuhaf insanlarız . Küçüklüğümden beri kitap okuyorum ama Yozgatlı yazarlar ile Niğde’ye Üniversite okumaya gelince tanıştım.
 Edebiyatta büyük işler yapmış yazarlardan, Yozgat’ta maalesef hiç bahsedilmiyor. Hocalar dersi anlatır iken Yozgatlı deyince şöyle bir şaşırıyordum. Çünkü bu kadar edebiyata güzel eserler kazandırmış yazarlar ,Yozgat’ta hiç mi hiç tanınmıyor...  
Mesela Yozgatlı olan ve Edebiyatta güzel işler yapan şu isimleri kaçımız tanıyoruz; Şükrü Erbaş, Gülten Akın, İhsan Oktay Anar, Abbas Sayar, Ahmet Yozgat, Mustafa Çiftçi,  Mehmet Oğuz Öcal, Hasan Avni Yüksel, Habip Coşkunsoy, Ertuğrul Kapusuzoğlu, Durali Doğan , Ayhan İnal, Arif Baş vb... 
Bir çoğu hiç tanımadan bu dünyadan ayrılmış bazıları ise kitaba değer verilen şehirlere göç etmiş. Burada halkı suçlamak olmaz burada suçlanması gereken yetkililerdir.
İnsanımıza kendi yazarını tanıştırmayan, okumaları için kitabı ulaştırmayan yetkililer burada oldukça suçlu. 
Mesela ilçemizde ben küçükken belediye önünde ki parkın yanında bir kütüphane vardı. Bir gün açıksa üç gün resmen kapalı idi. Sonra Küçücük kulübe gibi metruk ve ıssız bir yere taşınmıştı. 
Sonra bir Orta okula Z kütüphane yapıldı ama elbette bu halka açık değil. Sadece öğrencileri yararlanıyor. Yıllar geçmiş ama hala ilçenin kütüphane sorunu devam ediyor. 
Uzaktan eğitim döneminde evimde iken bir Edebiyat öğrencisi olarak Yozgat merkezde dahi okumam gereken kitapları temin edemedim. Kargo yolu bekledim. Benim istediğim şey tüm vatandaşlarımıza kitap okuma bilinci oluşturmak. Yeni dünyalar aralamak... 
Umarım bunlar yapılır, böylece o zaman Yozgat gelişebilir. İnanıyorum ki bir şehrin geniş bir ölçüme sahip olması  değil orda yaşayan insanların kültür düzeyi o şehri kalkındırır. Gelişmiş bir kültür birikimi de ancak kitaplar ile mümkündür.