15 Temmuz üzerinden 9 yıl geçmiş..
Vatan topraklarına göz diken.
Milletin emanetleriyle.
Milletine kurşun sıkan.
Hainler gerçek yerlerini buluyor.
Bulacaklar.
Kökü kazınmalı.
*
15 Temmuz ruhunu yaşadık.
O günün sıcaklığı...
O günün canlılığı..
Sürüyor.
Unutulmayacak.
Unutturulmayacak.
*
Duygulu anlar yaşanıyor.
7’den 70’e herkes.
Siyasi görüşü ne olursa olsun.
Kimliğine bakmadan.
15 Temmuz ruhunda.
Birliktelik oluşturdu.
Milli iradeyi haykırdı.
Demokrasiye bağlılığını gösterdi.
*
Olması gereken buydu.
Türkiye ne bir Irak.
Ne bir Suriye.
Ne de başka bir yer...
Yüreği vatan diye atan bir millet...
*
Gelelim bizim mevzumuza.
O günden bu yana sosyal medyacılar.
Kendini ‘demokrasinin neferi’ göstermek isteyenler.
Birilerini ifşa çabasına girenler.
Dün birlikte yürüdüklerini anında satanlar.
Methiyeler düzdüklerine lanetler yağdıranlar.
Ön safta yer alıp.
Durumdan vazife çıkarmaya.
Vatan sever rolünü oynamaya kalktılar.
*
Dün vatan için kefen giyenler.
Bugün ortada yoklar.
*
Bizde alışkanlıktır bunlar.
Sorgulayanı.
Ayar vereni.
Hesap soranı olmadığından.
Herkes, işin sonunu hesaplamadan.
Kendiyle alakalı algı operasyonuna dalıyor.
Kendine inandırdığı sistemle.
İyi bildiği rolle oyunu sergiliyor.
Anlayın.
Dün FETÖcuların paylaşımlarına beğeni atanlar.
Bugün birilerinden hesap sormaya kalkıyor.
Dün onlarla hareket ederken ‘sessiz’ kalanlar.
Bugün kendini demokrasinin neferi görüyor.
Nöbette ön sıradalar.
Yürüyüşte ön sıradalar.
Sosyal medya üzerinde ön sıradalar.
Riyakarlıkta ön sıradalar.
Yetmezmiş gibi ‘şaşkınlık’ ifadeleriyle.
Kendilerini masum göstermeye çalışıyorlar.
İyi mi?
*
Mesele kimin ne yaptığı değil.
Buna bakmıyorum bile.
Mesele samimi olarak.
Demokrasiye.
Milli birliğe.
Milli iradeye sahip çıkmak.
Bunu başarabiliyorsak.
Gerisi hikaye.
*
Bizdeki anlayış sosyal medya ile sınırlı kaldığından.
Yavaş yavaş gerçek yüzlerini göstermeye başladılar.
Maskeleri siliniyor.
Anlatabildim mi?