Geçtiğimiz haftalar da bir ziyaret için Kayseri’ye gitmiştim.
Her gittiğimde biraz daha değişebilen, kendini geliştirebilen “a bunu ne zaman yapmışlar” dedirtebilen bir şehir.
Yozgat’ta kıyaslama şansımız bulunmuyor.
Nüfusu..
Kalkınması…
Markaları…
Her şeyiyle bizden çok gömlek üste.
Peki o zaman Kayseri bizimle ne alakalısı var diyeceksiniz?
Yaklaşım meselesi…
Bir şehri yönetenlerin kalkınmaya bakış açısı…
Şehrin bir bütün olarak hareket edişi…
Değişim sadece şekle bağlı bir durumun olmayışı..
Yerel bir anlayışın kalkınma adına  benimsenmesi…
Dedim ya sadece fiziki gelişimi değil orada yaşanan…
Örnek vermek gerekirse hizmet sektörü içerisinde olan işletmelerde bilindik bir gazlı içecek yerine kendi markaları olan “Meysu” teşvik edilmesi…
Diğer marka içecekler noktasın çok rahatlıkla “hayır” deyip, bizde sadece Meysu’nun gazlı içeceği var diyebiliyorlar.
Korkmadan…
Müşteri kaybedecek endişesi taşımadan…
Üstelik bunu tüm esnaf yapınca sıkıntı da oluşturmuyor.
Peki nasıl başardılar bunu…
Birileri mi?
Top yekûn mü!
Bir dönemin boykotlarının etkisiyle bir başlamışlar tutabilene aşk olsun…
Tadını sevenler için aynı zaman diğer içecekler arasında ciddi bir fark yok…
Yerli sermaye…
Yerli bir içecek…
Zamanında başka bir içecek de bu düzeni bozup Türkiye piyasasında önemli bir yer elde etmişti.
Sonra başlarına gelen kalmadı.
Meysu Cola ise Kayseri de gönülleri fethetmiş gözüküyor.
Takdir etmek gerekli…
Halkı tebrik etmek gerekli..
Arkasında kişileri tebrik etmek gerekli.
Başardıkları şey sadece basit bir ticari olay değil…
Bir şehrin nasıl da bir araya geldiği kendi markalarına nasıl sahip çıktığı ve bunun için her türlü bedeli göze aldığıdır.
Şimdi dönemlim bizim şehrimize…
Bizimde markalarımız var mı?
Var!
Ne kadar sahip çıkıyoruz.
Eh işte!
Yeterli mi?
Değil!
Peki ne yapacağız?
Zihniyetimizi değiştirip yanı başımızda bu işi  çoktan kotarmış bir şehri referans alacağız…
Yoksa bizden ne köy olur ne kasaba…