Uzun yıllar sonra gazetelerin köşe yazarlarını özelikle davet edildiği bir programa katıldım.
Siz uzun yıllar dediğime bakmayın sittin sene önce bunlar yapılırdı desem yeridir.
Davet sahibi rektör bey idi…
Çetin Mermertaş arayıp haber verdiğinde şaka yapıyor zannettim.
Yaptığınız davetlerde sadece gazetecileri davet ederseniz gazete sayfalarında tek tip haber görürsünüz.
Ha gazetecileri davet etmişsiniz, ha hazır metni mail olarak göndermişsiniz demektedir.
Oysa köşe yazarları hem mesajınızı haberleştirir hem yorumlar hem de ortaya daha farklı doneler koyabilirler.
O yüzden çok kıymetli…
Yozgat valiliği davetlerine neden köşe yazarlarını davet etmez anlamış değilim.
Üstelik başlarında uzun yıllardır görev yapan  tecrübeli bir müdürleri var.
Aynı şey Yozgat Belediyesi içinde söyleyebilirim.
Sayımız azdır…
Müstakil köşe yazan kişiler bir elin parmakları kadarız.
Arada kaynar gideriz.
Neyse konumuz bu değil.
Rektör beyin davetinden ziyadesiyle memnun kaldım.
İletişim kurmak bizim buraların tabiriyle “açık yaraya kurt düşmez” deyişini yerine getirir.
Rektör beyin anlattıklarını benden önce diğer köşe yazarları dile getirdi.
Onlardan takip etmişsinizdir…
Bir değerlendirme de ben yapayımda konu ve kişi pekişsin istedim.
Profesör Doktor Sayın Evren Yaşar’ı yarın bayram olacakmış gibi küçük bir çocuğun arife heyecanı yaşarcasına gördüm.
Heyecanlı…
Enerjisi yüksek…
Gençliğin dinamizmine sahip…
Bilgi ve görgüsüne diyecek lafım yok bile…
Yozgat için bir şeyler yapma heyecanı içeresinde.
Samimiyet noktasında tanımayanlar için gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki geçer notu fazlasıyla hak ediyor.
Lakin Yozgat için oldukça da toy gördüm.
Zira Yozgat hiçbir yere ve hiçbir şeye benzemez…
O heyecanı törpüleyecek üzerine bir kamyon moloz dökecek kemik bir siyasi ve bürokrasi yapımız var.
Yozgat için gerçekten bir şeyler yapma arzusu var…
Mamafih “gemileri karadan yürütmek zorunda” 
Onu ne zaman kendimize benzetiriz ve iş yapamaz hale getiririz bilemiyorum.
Savaşacağa benziyor.
Kolay kolay pes etmeyeceğe benziyor.
Şu randevu konusunda benden kırık not almıştı.
Bende ki ön yargıyı benim kalemimden belki etkilenip aynı tarifeye uygulayanlar olmuştur.
Geri adım atacak değilim…
Dediklerimin arkasındayım…
Ortada bir kusur varsa bu enformasyonu sağlayamayanlara yöneltmek işin kolayıydı.
Bu durum ifade edilip işin içinden sıyrılmak varken mesai arkadaşlarını “dava arkadaşları” ya da “cephedeki askerleri” gibi gören bir düşüncenin boyun vermeyeceğini anlamış oldum.