Ak Parti kurulduğunda herkes Refah Parti’sinin devamı olacağını zannediyordu.
Oysa Sayın Erdoğan seçimi kazandıracak oluşumun merkezde olacağını, bundan dolayı partinin eksenini merkeze alarak başladı.
Milli Görüşçüler…
Liberaller…
Kısmi sosyal demokratlar…
Milliyetçiler…
Muhafazakârlar… 
Bu oluşumla başlandı.
Zaman içerisinde Liberaller ön plana çıktı.
Zaman geldi Milli Görüşçüler…
Zaman geldi Muhafazakârlar…
Zaman geldi Mücadeleciler, Tarikatlar vs.
Bu denge içerisinde geldi gitti.
Daha önce “hamle siyaseti” durumu önceki yazılarımda dile getirmiş, bunca bekleyişin altında yatan sebebin müsebbibi olabileceğini işaret etmiştim.
Zaman beni haklı çıkarmış gibi…
Milli görüşçülerin partisi bir diğer partisi olan Yeniden Refah Partisi başta Ak Parti olmak üzere adaylık sürecinde sıkıntı yaşayanların toplanma merkezi haline gelmiş gözüküyor.
Bu doğal geçişi esasında öze dönüş olarak da görmek lazım.
Ak Parti kurmayları da benim gibi görmüş, düşünmüş olacak ki neredeyse tüm adayları son dakikaya kadar açıklamayarak bu transferlerin önüne geçmeyi hedefledi.
Ve fakat buna tam olarak engel olamadı.
Bakıldığında sanki Yeniden Refah, Ak Partinin arka bahçesinde küskün kırgın avına çıkmış ve bu ortamda toplumda karşılığı olan isimleri partisine kazandırmayı ve   aday göstermeyi hedeflemiş.
Vakit olsaydı bu sayı çok daha fazla olacaktı.
Siyasi gündemi takip edenler bunun ne denli gerçekleştiğini görüyorlar.
Yozgat’ta elbette bundan etkilenen illerden…
Kökü aynı geleneğe dayan oluşumlarda bu geçişler sıkıntı oluşturmuyor.
Üstelik  bu durum sadece başkan adayları üzerinde değil daha alt kadrolarda söz konusu…
Belediye meclisleri, il genel meclislerinde arka bahçe siyasetinde çok fazla “sorti” yapıldı.
Kulislerde bu isimleri duyduk.
Gel gelelim bu siyasi atmosfer sadece seçim zamanlarında oluyor.
Sonrasın da yine iktidar kimse aynı kadroları talipliler ortaya çıkıyor.
Bu arka bahçe siyaseti kimileri tarafında doğru bulunurken, kimleri de doğru bulmuyor.
Eskiden Güneş Moteli vardı şimdi arka bahçe modeli…