Bugün sizlere düşün dünyamın özlü sözlerini paylaşmak, öz penceremi sonuna kadar aralamak istiyorum.
Gerek yaşanmışlıklarımla gerek içimden geçenlerle derlediğim hepsi kendi cümlelerimle ve samimiyetle meydana gelen yazı serimin birincisini siz kıymetli okurlarıma armağan ediyorum.
Vallahi de onurlu yaşayana zulüm bu dünya!
Ve vicdanların hasat vakti…
Ne diyordu o İlahi çağrıda? "Ey ateş, İbrahim'e serin ve selamet ol!" Öyleyse İbrahimlik yolunun talibi olan ateşten korkar mı?
“Şu fani dünyada en bahtiyar makam nedir?” deseler “bir garibin gönülden duasına girmektir”, derim.
Ne savaşmaktan korkarım ne de yenilmekten ama savaşmadan yenilmek en çok acı veren.
Ve SUSMAK… Kadere olan inancımın HAYKIRIŞI.
Tüm renkli dünyalarınızı bir SELAM’ın kıymetini bilemeyen sizlere bıraktım.
Çağ değişti ama hisler değişmedi Zarif Adam!
İtikadi ve ameli kavramların içini boşaltmak mı popüler kültür, mukaddes olana saldırmak mı özgürlük?
Herkes bu kadar iyiyse, bu kadar kötülük niye.
Uçurtmalar da uçar ama ipinin salıverildiği kadar özgürdür.
Ben ünlü bir şair, yazar, sanatçı ya da siyasetçi değilim ama insanlığa bir notum var. Eğer dünyaya bir çocuk getirmişseniz onun kalbini ve ruhunu besleyin. Karnına yaradan zaten kefildir.
İnsanı insan yapan tercihleridir Azizim. Hoşgörü bir tercihtir, hainlikte... Hasılı insanla insan arasındaki fark siyahla beyaz arasındaki fark kadar!
Tarifini dahi yapamadığım bir yere, bir şeye özlemim.
Seçimleri kadardır insanoğlu… Seçimleri kadar güçlü, seçimleri kadar zayıf ve seçimleri kadar anlamlı.
Saati gelen gider kaptan. Kimi yakına gider kimi uzağa gider. Kimi dönmeye gider, kimisi de dönmemek üzere... Ama saati gelen gider...
Daha küçücük bir ânı avucunda tutamazken kocaman yarınlara sahip olma iddiası ne kadar gerçekçi olabilir ki?
Hiçbir yere ait hissedemedim kendimi şu yuvarlak yerde. Tüm anılarımı kokulara, fotoğraflara ve şarkılara kodladım. Bir şekilde hatırlamak mümkün olsun diye.
Öğrencilere sınav yapacak olsam; onlara boş bir sınav kâğıdı verir önce soru sormalarını sonra da bu sorulara cevap vermelerini beklerdim. Soruların kalitesini 70 puan üzerinden, cevapların doğruluğunu ise 30 puan üzerinden değerlendirirdim.
2000'li yıllar ve duyguda insan düzlemi, robot düzlemine denk oldu.
Benim, kalbinde dürüstlük ve vicdan olanlara bir duam var: "Ehline denk gelesiniz."
Şehirlerin bir kitap betimlemesine, bir film sahnesine konu olabilecek, ruhu olan mistik yanları olmalı.
Fırsat eşitliğinin sağlanmadığı bir eğitim sistemi, ancak sosyal tabakalaşmaya hizmet eder ve bunun aksini sağlamak inanın aya keşif yapmaktan daha kolay.
Ben bu dünyaya bir tiyatro oyuncusu olarak gelmedim.
Bir kelebeğin kanat çırpması kaosa sebep olur da bir garibin ahı yerinde mi durur?
Ey Sevgili! Yıldızlar kadar yakınsın bana, yıldızlar kadar uzak...
Yenilgi bir zaferdir heves kalmadı mı insanda.
Hiç göründüğü gibi değiller insanlar da tıpkı fotoğraflar gibi...
Ne çok dünyalılaşmış, adeta celladımıza âşık olmuşuz.
Budanmak bitkiler için faydalıydı. Siz sevinçleri, samimiyeti, iyiyi, doğruyu da budadınız. Umutları budadınız umutları...
Yahu sen ne vefalısın yalnızlık… Alemde bile bırakmadın beni yalnız.
Yaratıcı hayvan alemine içgüdü verirken, insan alemine içgüdü yanında empati yeteneği de vermiş. Yani insanda var, hayvanda yok…
Sendeki kalp de bizdeki kauçuk muydu?
Tenere ağacının içindeki ruh ben miyim?
Hadi söyleyin şimdi, beni nasıl bilirdiniz?