Bu hafta ki yazımda da siz değerli okurlara Hazar Denizi’nin kıyısından, Abşeron Yarımadası’ndan, Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’den sesleniyorum.
Toplamda 17 gün sürecek olan Azerbaycan seyahatimin bugün 13. günü. Burada kaldığım süre boyunca her günümü farklı etkinliklerle, yeni yerler keşfederek ve farklı lezzetleri tadarak geçiriyorum.
Bakü sokaklarında gezerken Milli Kütüphane’ye gözüm ilişiyor.
Hiç düşünmeden içeride alıyorum soluğu. Girişteki görevliye Türkiye’den geldiğimi ve kütüphaneyi gezmek istediğimi söylüyorum. Bir nezaretçi hanım efendi bana eşlik ediyor ve kütüphaneyi gezmeye başlıyorum. İlk durağım üst kattaki çalışma ve okuma odaları oluyor. Devamında süreli ve özel yayınların sergilendiği bölüme ulaşıyorum. Burada yer alan sergiyi dolaştıktan sonraki durağım nadide eserler salonu oluyor.
Burada beni iki hanımefendi karşılıyor. Tanışma faslından sonra bölümün sorumlusu olan hanım efendi sanki beni bekliyormuşçasına nadide eserleri, bazı nadide eserlerin tıpkı basımlarını anlatmaya başlıyor.
Raflarda 13. yy tasavvufçularından Mevlâna Celaleddin Rumi’yi, tıbbın babası İbn-i Sina’yı, 15. yy şairlerinden Ali Şir Nevai’yi, Divan-ü Lügat-it-Türk adlı eseri yazan Kaşgarlı Mahmud’u, Horasan Selçuklularından Nasîrüddin Tûsî’yi, Fars Edebiyatının önemli isimlerinden Nizami Gencevi ve Firdevsi’yi gördükçe sohbet iyice derinleşiyor.
Buradaki tıpkı basım olan nadide eserlerin bir kısmının Avrupa’da sergilendiğini öğrendiğimizde biraz hayıflanıyorum. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım bu kısım benim için en keyifli kısım oluyor. Aldığımız bilgilerden, güzel sohbetten ve misafirperverlikten dolayı hepsine ayrı ayrı teşekkürlerimi ve memnuniyetimi dile getirerek buradan ayrılıyorum. Seyahatimdeki yeni tatları keşfetmek üzere zamanın şahlarının ikamet ettikleri bölgeye “İçerişehir” e doğru ilerliyorum.
Azerbaycan mutfağında nar önemli bir yere sahip. Haliyle bu sefer tatmak istediğim yemeklerden birisi kuzu nar kavurması oluyor. Pembe rengiyle gelen yemeğin oldukça ekşi ve tatlı bir tadı var. Kuzu eti soğan ve nar kurusunun enfes birleşimi ağızda hoş bir tat bırakıyor.
Yine Asya ve Orta Doğu’nun bilindik yemeklerinden düşbere çorbası da benim için yeni tatlardan birisi. Aslında ismi ve şekli farklı olsa da bizim mutfağımızdaki karşılığının Kayseri mantısı olduğunu söyleyebilirim.
Menümde yer alan bir diğer lezzet ise kızartma ve haşlama türü olan gürze. Bu yemek koyun eti kıymasıyla hamur birleşiminden oluşan Azerbaycan milli yemeklerinden birisi. Lezzet hafızama eklediğim bu üç farklı yemekle birlikte Bakü sokakların da bugün de güneşi uğurluyorum.
Günün akşamında Türkiye’de iken de sıklıkla dinlediğim, Azerbaycan’ın güçlü seslerinden, Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı’nın Halk Sanatçısı Nezaket Teymurova’nın konserine gidiyorum. “Qal, Sənə Qurban” isimli eserin isminin verildiği konserde Nezaket Teymurova’nın o eserini canlı canlı dinliyor, o güçlü avazı kulaklarıma nakşediyor, o ahenkli sözler karşısında mest oluyorum.
Getmə, kimsəsizəm
Qal, sənə qurban
Ömürlük həmdəmim
Ol, sənə qurban
Getmə, kimsəsizəm
Qal, sənə qurban
Ömürlük həmdəmim
Ol, sənə qurban
Mənlə şirin danış
Mənlə şirin gül
Azerbaycan seyahatimde Hazar Üniversitesi’nde yapılacak “Kültür Günleri” etkinliğinde benden ülkemizi temsil edecek bir masa hazırlamam konusunda rica alıyorum.
Bu ricayı büyük heyecanla kabul ediyorum ve hazırlıklara başlıyorum.
Bu konu hakkında fikir alışverişi yapmak ve bir davette bulunmak üzere ülkemiz konsolosluğunun eğitim müşavirliğini ziyaret ediyorum. Burada yetkililerle kısa bilgi alışverişi yaptıktan sonra ayrılıyorum. Ancak ayrılırken biraz hüzünlü hissediyorum. Çünkü başka bir ülkedeyim, önünde ay yıldızlı al bayrağımızın dalgalandığı bir kuruma Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak gidiyorum ama “bir bardak çay ya da su içer misiniz?” sorusunu duymamaktan hüzün duyuyorum. Olsun canları sağ olsun. Biraz içerlesem de işlerinin yoğun olmasına yoruyorum bu durumu.
“Kültür Günleri” etkinliği bu gazetenin baskıya girdiği sıralarda gerçekleşiyor olacağı için, etkinlikle ilgili gözlemlerimi ve deneyimlerimi anlatmayı bir sonraki yazıma bırakıyorum.
Yazımın sonuna gelirken sizlere kardeş ülke Azerbaycan’dan, Abşeron Yarımadası’ndan, Başkent Bakü’den selamlarımı iletiyorum.
Sağlıcakla kalın…