Yeni bir maceraya, yeni bir coğrafyaya doğru hareket ediyorum. Bu sefer ki rotam Abşeron Yarımadası’na, kardeş ülke can Azerbaycan'a.
Ankara’da bulutlu ve hafif esintili bir sabaha uyanarak Esenboğa havalimanına ulaşıyorum. Gerekli belge kontrolü işlemlerini tamamladıktan sonra beni Azerbaycan'ın başkenti Bakü'ye taşıyacak Avanos isimli uçakta yerimi alıyorum.
Yepyeni bir ülkeye ulaşmanın heyecanı içerisinde köpük bulutları yararak Anadolu'nun üstünde yükseliyorum. Çok uzun zamandır kendisini gizleyen güneş burada tüm yalınlığı ile beni selamlıyor. Henüz uçakta iken bir yandan bulut tarlalarını izliyorum bir yandan da Azerbaycanlı yolcuları gözlemleyerek varacağım ülke hakkında fikirler edinmeye başlıyorum. Ve sanıyorum ki biraz asabi biraz da rahat insanları olan bir ülkeye doğru ilerliyorum.
Seyahatimin ilk saati Anadolu toprakları üzerinde geçerken ilk saatin sonunda, Ermenistan'ın hava sınırlarından geçiyorum.
Kısa bir süre sonra Avanos uçağı Azerbaycan hava sınırına giriş yapıyor. Haydar Aliyev uluslararası havalimanını hedefleyerek kendini köpük bulutlar üzerinde süzülmeye bırakıyor ve başkent Bakü'ye, Abşeron Yarımadası’na doğru alçalıyorum.
Batı Asya'nın güzel ülkesi Can Azerbaycan toprağına, Hazar Deniz'i üzerinde yarım daire çizdikten sonra ayak basıyorum. Bakü’de bulutlu ve esintili bir hava karşılıyor beni.
Haydar Aliyev Uluslararası Havalimanı’nda renk renk insanlar arasından, farklı dillerin sözcükleri uçuşurken kulaklarımda pasaport kontrolünden geçiyor ve Başkent Bakü'nün içine doğru ilerliyorum. Azerbaycan’da Türkçe konuşulduğu için anlaşma konusunda herhangi bir sorun yaşamıyorum. Konaklayacağım yere ulaştığımda günün tüm yorgunluğunu hissediyorum ve günü tamamlıyorum. Ertesi yeni güne sabah erkenden uyanıyorum.
İlk adresim Hazar Üniversitesi olacak. Üniversiteye ulaşıyorum. Mühendislik öğrencilerinin makarna köprü yarışmasında kendimi değerlendirici olarak buluyorum. Sonrasında çay ve sohbet faslı başlıyor. Üniversiteler, eğitim, ülkelerimiz, deprem gibi çeşitli konularda sohbet ettikten sonra müsade istiyor ve konakladığı yere ulaşıyorum.
İkinci günümü bu şekilde tamamlıyorum. Ertesi gün öğleye yaklaşırken Hazar Üniversitesi Neftçiler kampüsüne tekrar gidiyorum. Yeni yüzler yeni tecrübeler ile tanışmaya devam ediyorum. Bölüm müdürü Rasim hocamın önerisi üzerine Dinamika dersine giriyorum. Aybalalarla tanışıyor onlarla bilgi alışverişinde bulunuyoruz. Öz gardaşlarımla, öz bacılarımla, muallim ve muallime arkadaşlarımla, Öz Türkçeyle uzun uzun sohbetler ediyoruz.
Günün ilerleyen saatlerinde İçerişehir olarak geçen bölgeye geliyorum. Burada bulanan Şirvanşahlar Sarayı, Cuma Mescidi, Tarih Müzesi gibi tarihi yapılar etrafında, tarihi anıları gözümde canlandırmaya başlıyorum. Tarihi dar sokaklardan geçerken duvarlar arasından gelen hareketli ezgilere kulak veriyorum. Uzunca bir süre bu bölgede flanör takılıyorum. Sıra artık Azerbaycan'nın yöresel yemeklerine geliyor. Tavsiye üzerine Qaynana isimli restoranına giriyor ve yöresel yemeklerden Lüle kebabı, Piti ve Qaynana Bayıldı sipariş ediyorum. Piti yemeği Azerbaycan'a özgü yemeklerden olup sulu bir yemek. Küçük bir desti içerisinde pişen nohut ve etten oluşuyor. Yemeğin önce suyu kase içerisinde sunuluyor. Et ve nohut ise sumakla birlikte sunuluyor.
Gayet keyifli bir yemek olduğunu söyleyebilirim.
Yemek faslı tamamlandıktan sonra sokaklarda kaybolmaya devam ediyorum.
Hoş bir kafede kahve molası veriyorum. Burada yan masamda oturan dört kişiden oluşan gençlerin Sibel Can'dan bir şarkı istemesi üzerine dikkatimi onlara veriyorum.
Elimdeki Ay Yıldızlı anahtarlığı göstererek Türk Vatandaşı olduğumu işaret ediyorum. Daha sonra gençlerin Suudi Arabistan vatandaşı olduklarını öğreniyorum. Onlarla derin ve heyecanlı bir sohbete başlıyorum.
Sohbetin sonunda gençler bana Türkçe Kur'an-ı Kerim meali hediye etmek istediklerini söylüyorlar. Yaklaşık 10 tane meal göndermek konusunda oldukça ısrar ediyorlar. Adres ve iletişim bilgilerimizi paylaşarak ve sarılarak onlarla vedalaşıyorum.
Evvelsi gün Müzeler Günü olan 18 Mayıs'a denk geliyor. Bugün tüm müzelerin ücretsiz olduğu bilgisini alıyorum bu yüzden bugünü müzeleri ve bazı özel gezi rotalarını gezmeye başlıyorum.
İlk durak olarak Hinduizm ve Zerdüştlük dinlerinin kutsal mekanları olan Surakhani bölgesinde bulunan Ateşgah mabedini geziyorum. Sonra sırasıyla İçerişehir’de bulunan Şirvanşahlar Sarayını, Halı Müzesini, Gemi müzesini gezerek Azerbaycan kültürü ve tarihine dair bilgiler ediniyorum.
Azerbaycan gezimde edineceğim yeni deneyimleri gelecek yazımda siz değerli dostlarla paylaşmaya devam edeceğim. Hazar Denizi’nin kıyısından, Abşeron Yarımadası’dan kucak dolusu selamlarımla…